Bunalıyorum. sıkıntı iyice bedenimi ele geçirdi. sancım var, kanıyorum, halsizim. vücudumun her yeri karıncalanıyor. Sol gözümden beynime saplanmış bir bıçak var sanki, keskin bir ağrı var. Kirliyim. Yurt kokuyorum.
Umut, çaresiz insanın züğürt tesellisidir. Umut, olmayacağını bildiğin halde beklemektir, boş beklemektir. Ama umut insanı ayakta tutar. İnsanın hayata tutunması için kısa cılız bir daldır. Faydası yoktur ama vardır. Küçük bir belkidir.
Benim umudum mu? Sanırım dün yolda düşürmüşüm. Bugün sabah kalktığımda bulamadım. Yatağın altına da baktım, yoktu.
Bu sabah hiç olarak uyandım yine. Yüzümü yıkadım. Aynaya baktım. Çaresiz, aptal, yorgun, tükenmiş bir kız gördüm. gözlerinin altı mor ve çökmüştü. dudakları kurumuş, kalın alt dudağı ortadan ikiye yarılmış, kanamıştı. köprücük kemiğine kadar inmiş kurumuş bir kan lekesi beyaz bluzunda yer etmişti. hergün yaklaştığını bildiği son onu stresse sokmuş sivilceleri vardı. yolunmuş yara olmuştu. boş gözlerle bakıyordu harabeye dönmüştü. sonunu bilmediği kestiremediği engebeli yolda yalpalayarak yürüyordu, biliyordu. korkuyordu. çok.