“Birine yaklaşırken, diğerine uzaklaşmak gerekir” diyor birileri. Saçmalık. Mesafelerden mi bahsetmek isteniyor mesela, yoksa bir başka boyuttan gelen duygulardan mı? Ya da kimdir bu uzak kalan insan, nedir?
İnsanın kendi kendine söylediği yalanlardan ibarettir mesafe dediğimiz şeyler. Kilometreyle ya da enlem boylam hesaplarıyla ölçülemez demek istiyorum. Bu kadar diyalektik bir ömür yaşamıyoruz çünkü. Annenin karnından çıktığında, annen, seni doğururken çektiği acıların kat sayısıyla mutlu olmuyor, ya da mutluluğunu bir kat sayıyla belirlemiyor. Olay, sadece ve sadece anne olmaktan geçiyor.
Etrafımda bazı insanlar görüyorum “mesafeler ayırdı bizi, yürütemedik uçakla üç saat olan ilişkimizi” diye sızlanıyorlar. Bu yorgunluğunu, belki de bezginliğini, hatta sevgisizliğini kalıplara sokmaktan başka bir şey değil.
Mezarlıkta çocuğunun mezarına oturmuş, yaşlı gözlerle -hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini bildiği halde- dualar okuyan anneler görüyorum. Sen neyin mesafesinden bahsediyorsun? Anlatsana o kadına!
Kendimize söylediğimiz yalanlara inanmakla geçiyor ömrümüz ve bu yalanlarla tüketmek için çok kısa yine aynı ömür. Yaşamayı öğrenmeden, ölümün kapısını çalan insanlara çok acıyorum.