Loş adliye salonu,hakimin sertçe vurduğu tokmağın çıkardığı ses,gözlerimden aşağıya süzülen yaşlar,bomboş gözlerle etrafa bakan insanlar…Hayatımı bitiren şeyler bunlar.Henüz 10 yaşında olmama rağmen omuzlarıma ağır yükler binmişti.Annem ve babam ayrılıyorlardı.Boşanmak,bir camı kırmak kadar kolay olsa da,geride kalan parçalar öyle kolay toplanmıyordu işte.Birer birer acı veriyordu o parçalar.Toplasan ellerin kanayacak,toplamasan batacak.Arada kalmanın son demi bunlar olsa gerek.Her şeye rağmen ayakta kalmakta sana kalıyor üstelik.Eskiden seni anlayan insalar şimdi ne seni,ne de senin hayatını umursuyor.Keşke hiç tanımasaydım dediğin insalar yön veriyor hayatına.Keşke hiç bulaşmasaydım dediğin şeyler mahvediyor hayatını…Ama her şeye rağmen ayakta kalmalısın sen.Zor olan da bu ya.
******
“Bundan sonra kendinize iyi bakın…” dedi babam olacak kişi.Nefret desen değil,sevmek desen hiç değil.Ona karşı hiçbir şey hissetmiyordum.Babam hiçbir zaman eve gelmezdi zaten.Hayatı kumar olmuştu,etrafındakileri,hayatında olup bitenleri umursamak yerine her şeyi bir “oyun” sanıyordu.Koca,lanet ve sonunda daima kaybedeceği bir oyun.
“Tamam” dedi ablam,kafasını kaldırmadan.Annem ise ayrı bir köşede bizi izliyordu.
Ya bir seçim yapacaktık,ya da hayatımıza onlarsız devam edecektik.Annem de kalmaya karar verdik.Hoş,anneminde doğru düzgün eve geldiği söylenemez ya.Babam da gelmiyordu doğru düzgün.Hep yalnızdık biz,yine yalnızız.Bu böyle de devam edecektir…
“Hadi gidelim.” dedi annem kolumdan çekerek.Ablamla annemin arkasından yürürken arkada bıraktığım babam geliyordu aklıma.Kumar yüzünden çökmüş,kızarmış ve bir o kadar da yorgun gözleri geliyordu gözlerimin önüne.Ben babamı sevip sevmediğimin bile ayrımına varamamışken bunları yaşamam olağan değildi oysaki.Yaşıma rağmen benden bunları kaldırmamı bekleyenlerden ise ümidimi çoktan kesmiştim.
Annem ise,şarkı söylüyordu.Üzerinde mor bir elbise,aynı renkte ayakkabılar ve neredeyse düşüp bayılacak gibi bir halde eve gelmişti bir gün.Daha küçücüktüm,ne iş yaptığını nerden bilecektim ki ? Şakı söylüyordu ama,iyi bir şey değildi bu.Hiç hem de…
Bir kaç kere annemin sessizce ağladığını görmüştüm,küçücük aklımla yanına gitmiş,teselli etmeye çalışmıştım.Çocuğum daha,başka ne gelebilirdi ki elimden ?
Annem bir süre bana sarıldıktan sonra “işe gitmem gerek.” deyip bırakıyordu yine beni kendi yalnızlığıma.Her ne kadar kötü olsa da annemin kucağında mutluydum ben.Ne tehlike,ne de başka bir şey söküp alabilirdi beni onun kucağından.Ben ona böylesine bağlıyken,beni bırakıp gitmesi minicik yüreğime koca bir bıçak gibi saplanmıştı.Ellerinin,minik ellerimden ayrılıp gitmesi çok zor gelmişti bana o zamanlar.Artık alışmış olmama rağmen,her ne kadar onun için kötü şeyler söyleseler de susturuyordum onları.Ağlamaya başlıyordum,durduramıyordum yer çekimine meydan okuyan göz yaşlarımı.Sebepsizce ağlıyordum,tekrar geri gelmesini istiyordum ama yok.Artık yoktu o.Kolay değildi,unutamayacaktım annemi.
Nerden bilecektim ki,bir gün benimde oralara düşeceğimi ? Bilseydim,küçük de olsam kurtarmaya çalışmaz mıydım annemi ? Bilseydim annemin böyle gideceğini,daha çok sarılmaz mıydım ? Bilseydim…Ve eğer bilseydim birinin gelip beni oradan kurtaracağını,aşık olmamayı dilemez miydim ?