Dün sabah saat 09 00 sularında evden çıktım, Avını Gemicioğlu caddesinden yürüyorum.
Kafeler daha kapısını gençlere açmamış.
Bildiğimiz Türk kafesi önündeki açık alana gençler masaya üşüşmüş. Sabahın köründe okey masasını kurmuş, karşılıklı cıgaraları yakmış, dumanını keyifle savuruyorlar.
Havaya savrulan sigara dumanını görünce, içim cız etti. İçimden bir ses görüntüyü çek, paylaş dedi.
Elim fotoğraf çekmek için telefona giderken, İlham perim devreye girdi, ciddi bir ses tonuyla; sana özel hayatla ilgili yasayı hatırlatmak isterim. Öyle ulu orta, izinsiz resim çekip paylaşamazsın diye uyardı.
Haklı uyarıya ne denir?
İlham perime uyarısı için teşekkür ettim. Resim çekmekten vaz geçtim ve yoluma devam ettim.
Yürürken zihnimde birçok kavga vardı. Mutlaka havaya üfürülen dumanı bir şekilde dile getirmeli, gündeme taşımalıydım.
Sonra Rahmetli Barış Manço’nun sigara içenlerle ilgili, yaptığı televizyon programları içindeki “Sigarayı yakıyor, dumanını ciğerlerine çekiyor, sonra da (göstererek) öhöhöh diye öksürme. Ciğerlerine oksijen çek” dediğini mealen hatırlıyorum.
Sigara bağımlılığının madde bağımlılığı gibi önüne geçilmez olduğu gerçeği dank etti aklımda.
Ben Bunları düşünürken, ilham Perisi tekrar çıktı sahneye!
Sana ne oluyor?
Demek ki bu çocukların babası, oğlu/ kızı yakacak kadar çok para kazanıyor demez mi?
İlham Perisi haklı olabilir mi?
Ben ömrüm boyunca böyle düşünmemiştim. İlham perim öyle deyince çocuklukta yaşadığım bir anım takıldı aklıma.
Daha ilkokula bile gitmiyordum. Küçücük çocuk falan demedi, rahmetli babam bana bostan bekleme görevi verdi. Sabahtan akşama kadar evden 4/5 km uzaktaki tarlada kavun karpuz bekliyor, bostanı sığır sıpadan, kuştan kargadan koruyorum. Tarlanın hemen anında küçük toprak yol geçiyor. Dereçuğu mahallesi sakinler bu yolu kullanarak çifte çubuğa, haftada bir günde pazara gidip geliyor.
Bir Pazar gün şeytan beni gıdıkladı. Birkaç karpuz kopardım, pazardan gelen köylülere tanesi 25 kuruştan sattım.( 25 kuruşa koca bir karpuz şaka gibi değil mi?)
Sonra karpuz parasını benden 5-6 yaş daha büyük birine verip bana sigara al dedim.
O çocuk bana, “ Sigaranın parasını el alır, dumanını yel alır, derdi sana kalır “ dedi ve sigara almadı. Bu cümleyi ömrüm boyunca unutmadım.
Bostan beklediğim yerden az ileride küçük bir mahalle var. Salı
Sonra bazı Atasözleri takıldı aklıma. Mesela “her ota maydanoz olma “
“sana değmeyen bin yaşasın” diye öğretmediler mi?
İlham perimsini fısıldadıklarını duyunca, resim çekmekten vaz geçtim. Ufak tefek alacaklarım vardı, onları aldım eve döndüm.
Bu seferde ikamet ettiğim Bahçeli evlerdeki isimleri yabancı kafeler zihnimi kurcalamaya başladı.
Avını Gemicioğlu Caddesi, ne hikmetse son 3/5 seneden beri kafelere mekân olmuştu. Ona bağlı olarak ’ta kafeler ikamet ettiğim 1702 sokağa doğru uzandılar.
Yeni açılanlar sinek avlasalar da, eski olanlar, sabahtan akşama kadar, düzeltiyorum: gece yarısına kadar ağzına kadar, gençlerle dolup taşıyor.
Gençlerin bu halini görünce, İster istemez Türkiye nereye yolculuk ediyor diye bin bir düşünce zihinde vals yapıyor
Sahi Yolculuk nereye?
Dışarıdan bakınca. Herkesin sanki keyfi yerindeymiş gibi rüzgâr esiyor.
Masada muhabbet gırla.
Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetini emanet ettiği, Türk genliğinin, bir elinde sigara, ötekinde kafe; değme keyfime diyor.
Caddeden her gelip geçtiğimde beynimi kemiren düşünceler, bilinçaltımda cirit oynuyor. Diyorum ki her şey dışarıdan göründüğü gibi mi?
Ve bunları düşünürken: Asu Maralman’ın şarkısından. “Kıvrılsa da tütünümün dumanı, Elimdedir şu aklımın dümeni, Bak buraya ey zalimin adamı, Vardır elbet her şeyin bir zamanı”. Mısraları dökülüyor dudaklarımın arasından
Ben şarkı sözlerini mırıldanırken, İlham Perim kaçlarını çatarak ortaya çıkıyor. Ciddi bir ses tonu ve yüz ifadesiyle:
“Sana ne oluyor kendi kendini yiyip bitiriyorsun? İktidarı elinde bulunduranlar, Cumhuriyetin kazanımı ne kadar fabrika varsa sattı.
Yerine “Millet Kafesi” yapıyorlar. Demek ki Genlerin üretime katkı sağlaması gerekmiyor. Kafelerde zaman öldürmesi, muhasır medeniyete giden yola asfalt döküyor. Sen iktidarın elinde bulunduranlardan daha mı iyi biliyor ve düşünüyorsun.
İstersen sende kafeye takıl! Millet kafelerinde çay kahvede bedava olacakmış diye, deyim yerindeyse kulağımı çekti. İlham Perimin kulağımı çekmesiyle kendime geldim.
Sahi siz ne düşünüyorsunuz?