16.10.2014
Yollar, otobüsler, yolcular, sıcak hava, motorun kulak tırmalayan kaba sesi, çay ocakları, sigara dumanları, yaşlılar …
ve kendinden habersiz koca bir devinim , benim dahil olmaktan öte tiksinerek gözlediğim bu koca organizma. Tek kelimeyle; şehir. Bütün gün dolandım şehrin yıpranmış ve kalabalık kaldırımlarında, insanların arasına girdim kimine çarptım kiminden özür diledim, kimisi arkamdan okkalı bir küfür etti sevindim, kimisi de farkıma dahi varmadı. Şaşırmadım; şu otobüslerin insanı nasıl çıldırtmadığını düşünerek. Sonra yoruldum bir çay ocağına oturdum açık bir çay geldi masama, içtim boğazım ısındı kalbim değil. Kalktım yine dolaştım. Önceleri bir manzara, bir lüks olan o koca boğaz şimdilerde kaçakları saklayacak bir ülke gibi duruyor. Montumun önünü kapadım suya atlamak için , çünkü ben üşürsem annem kızardı hasta olurum diye. Üzülmesin isterdim annem üşüyerek öldüm diye.
https://darkafa.wordpress.com/2014/10/17/cinnetin-esiginde-gunce/