Coğrafya Kaderdir.
Sözün ve tezin sahibi,14.yy düşünürlerinden olan ve Modern historiyografinin, sosyolojinin, iktisadın öncülerinden kabul edilen devlet adamı ve tarihçisi İbni Haldun’dur. Soylu bir aileden geldiği için iyi bir eğitim alan Haldun Tunus ve Fas’ta devlet görevlerinde bulunduktan sonra Gırnata ve Mısır’da çalışır. Kuzey Afrika’nın o dönem istikrarsız ve entrikalarla dolu siyasal yaşamı 2 yıl hapiste yatmasına neden olur. Bedevi kabilelerini çok iyi tanımasından dolayı aranan bir devlet adamı ve danışman olur. Mısır’da 6 defa Maliki kadılığı yapar. Şam’ı işgal eden Timur ile görüşmesi bir fatih ile bir bilginin ilginç buluşması olarak tarihe geçer. Bu değerli şahsiyetin özgeçmişine Ünlü tarihçi Toynbee’nin şu sözüyle noktalıyalım. “Herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük tarih felsefesinin sahibidir. der İbni Haldun için.
Evet Coğrafya Kaderdir demiş. Bu sözün tesirinde kalan biri olarak sözün derinliğine az buçuk inmeye çalışalım. Mesela düşünelim, Dünya hayatına geldiğimiz vakit içinde bulunduğumuz kıtanın, ülkenin, bölgenin, kentin, ilçenin, hatta mahallesine kadar farklı olduğunu, ne kadar farklı çevrelerde, ne kadar farklı şartlarda hayatımızı sürdürme ihtimalimiz olduğunu bir daha, bir daha düşünelim. Bu ihtimal sonucunda adına coğrafyada dediğimiz ve kaderimizde olan dünyanın belli bir noktasına geliyoruz ve hayatımız burada şekillenmeye başlıyor.
Buraya kadar bile söylediğimizde, olaya genel perspektiften bakarsak hangimiz çıkıp ben kıtamı, ben ülkemi, ben bölgemi, ben kentimi, ben ilçemi, ben mahallemi tam anlamıyla seçebildim diyebilir…
Mesela güney coğrafyalara baktığımız zaman siyah ırkın daha fazla bulunduğu, orta coğrafyalarda daha mutedil renklerin, kuzey coğrafyalardaysa beyaz renkli insanların yoğunlukta olduğunu görüyoruz. Yani beyaz renkli bir insan olarak bir siyahi de doğabilirdim veyahut tersini diyebiliriz. Coğrafyanın kader olduğunu buradan da kestirmemiz mümkündür. Yani bu ırk ve renkler üzerindeki tüm olgulara o coğrafyanın iklimiyle ve kaderiyle alakalı olduğunu söyleyebiliriz.
Bu kaderin içerisine İslami ve İnsani birkaç şey daha ekleyebilir miyiz diye baktığımda, Peygamberlerin hep Ortadoğu Coğrafyasında gelmesine ve yaşamasına dinin hep o coğrafya da inkişaf ettiğine ,ve oradan yayıldığına, İnsani olarak ise hep zulümlerin isyanların, ekonomik bolluğun ve rekabetlerin belli bir coğrafyada toplandığını gördüğümde o coğrafyanın kaderidir diyebiliyoruz, bazılarının değişmesinin mümkün olduğunu bilerekten…
Tarihten bu yana çoğu zaman yaşadığı coğrafyayı değiştirme veyahut oradan ayrılma çırpınışlarına şahit olmaktayız. Fakat bunların belli bir sistematik içerisinde olmadığını ve birtakım olguların doğanın var ettiği şekilde kabullenmeksizin yapıldığını gördüğümüzde tekrar diyoruz ki Coğrafya kaderdir.!
Kaynak: Vikipedi