Biz birbirine muhtaç iki deli, onca nefretten bir kırmızı balon yarattık.Kasabanın bir sahilinde sen, bir diğerinde ben, birbirimize sırılsıklam sarılıp, fevkalede çabuk davrandık.Şimdi göğüsümdeki bu ipten kurtulmak ne mümkün, onca efkarı paylaşmışken. Ben ki bencilliğine tutsak edilmiş bir donsuz esir, bugün yollara düştüm yüreğimdeki ipin izinden.Ağaçlar bana rüzgarın sesini dinle diye fısıldarken, doğru sesin hitabını fark edemeyecek kadar körelmiş duyma yeteneğim. Soruyorum öyleyse cevapla; üç asırlık Beethoven hangi notasını işitebiliyordu, Moonlight Sonata’sını bestelerken?Bana mutlu musun diye sorarken, aklına gelmez mi yüz hatlarımın aşağıya doğru çekilişi? Sabahlara kadar şişeden şişeye mektuplaşırken, akşamları kim geri getirecek bana, senden gelecek iyi haberi?Bu kadar çok kitap okumasaydın, böyle kolay terk etmezdin içimdeki şiiri. Bu günlerde herkes sevdiğinin bakışlarındaki izlere kin kusarken, bana göz kırpan yine senin göz pınarlarındaki kurumuşluğun ihtişamı olmalıydı, ruhumu bedenime geri getirirken.Sen ki şimdi benden uzakta, yeni anıların peşinde küçük bir kız çocuğu… Dilerim bir gün beni affedersin; bir deniz yıldızı olarak doğduğunda, okyanusumda batan ilk geminin pruvasında.