Çevrenin hatırlatma ihtimalinin % kırıntılarda olduğu ismimi çok seversin, bi’ şarkıda geçmez , bi’ romanda mesela.. bi’ sokak isminde ..rastlaşmazsın. Unutmalık ne güzel, dilinin ucuna gelmediği gibi, sürtüştürmesi muhtemel (*)
Geçtiğin yolları, yola çıktığın, yolda bıraktığın, geri dönüp ellerinden bir daha tuttuğun,gözlerinin içine bakabildiğin, bakamadığın insanları yazarak hatırlamak güzeldir, birlikte gülmüşlüğünüz.. göz doldurmuşluğunuz vardır hem. İçini kendi içine boşaltmayı pek bi seviyorsan benim gibi.. “ağlamışlığınız” kelimesini burada kullanmayalım.
Hayattan bi’ şeyler bekle, ama herkesleşmeden. Beklentiler değil, herkes gibi beklemenin sonunda açmak zorunda olduğun kapıdır hayal kırıklığı. Ya da senlik bi’ durum yoktur. Sana aşkın ne olmadığını öğretmeyi görev bilmiş, hevesli bi’ oğlan/kız çocuğu girmiştir hayatına.. sen “yaşamak” dersin, ille de “an” dersin, değerdir verip-görmek istediğin.. incelik, ayrıntı, haz peşindedir artık yaşın. Bir adım ileri gitsin diye çabalarken sen, o “moonwalk” yaparak geri geri kayma peşindedir. Sanıyordur. O zaman yol kendini yabancı bilse de, gideceksin.
E göğe bak! ( popüler çünkü bu aralar) , onla bakmasan da güzel zaten. Aç bi’ şiir, bi’ kitap oku, çok etkilendiğin satırları bir daha oku! twit falan atarsın. Fotoğraflara bak, ama arka fonda çalan herhangi bir Ahmet Kaya şarkısı olmasın, Tom Waits: “Invitation to Blues” tehlikesizdir mesela. “Aptal insanlarla fingirdeyen aptal insanlardan olma“ diyen reyiz Bukowski ne de güzel söylemiştir, yerine o sevdiğin kurabiyelerden yapıp mis kokulu kahvenle öpüştürebilirsin 🙂 Denize doğru yürü, şanslıysan yağmurdan bi’kolyen bile olur .. Spor yap. Hareket de et ki, acılar üzerinde birikmesin, kalbin güçsüz kalmasın. Kalp diyorum bak.
Çok okumak kimilerine yazmayı da öğretirmiş, ama sevdiğim bir yazarın “Edebiyat ve ibadet dahil, bir tür vecd hali yaratan bütün faaliyetlerin nihai amacı o faaliyeti yapmamayı öğretmek olmalı” sözünü okuduğumda.. heh dedim bu! ben öteki kimilerdenmişim işte.
(*) Belemir : #mavikantaron