Yaşadıklarımız
Yapacak şeyleriniz yoksa düşünmek için çok zamanınız var demektir. Gözden geçirmek ve hatta hayal etmek için. Yine Bir davanın peşinden koşan bir dedektifin ihtiyaç duyduğu şeyler de bunlardır. Düşünmek ve hayal kurmak.
Böylece etrafta neler olup bittiğini tam olarak göremeseler bile olasılıklar üzerinden hayal kurarak bazı sonuçlara ulaşırlar. Peki ya biz sonuca ulaşmak için hayal kurabiliyor muyuz?
Şu günlerde insanlar hissetmek için sinemaya gidip film izliyor. Anlaşılan o ki gün geçtikçe daha da sıkıcılaşan hayatlarımız bizleri göz kamaştıran sonlara sahip filmlerin içine atıyor. Evet biz de düşüyoruz tai ki yapacak başka ne var ki ? Örneğin gençlik filmlerinin çoğu acımasız lise hayatından bölünmüş ve birbirinden ayrılmış gruplar halinde yaşayan insanların ders çalışmak dışında herşeyi yaptığı bir amerika kasabasında geçiyor. Ve tabi bunu izleyen hayatı sınavdan ve sınavların olmadığı zamanları boş yaşamaktan ibaret olan memleketlilerim ister istemez o büyülü dünyaya kendini kaptırıyor ve sihrin etkisinde kendini mutlu sanıyor ve oyuna geliyor. Hed tabi den o filmleri izlerken arka plandan aklına giren uyuşturucu cinsel içerik ve ırkçılık gibi canım cicim şeyleri de benimsemeye başlıyorsun. Yani benimsiyorsun derken artık her gün görmeye alıştığın o durumlar sana artık normal geliyor.
Bu tarafta sen ne kadar kötü yaşarsan oradaki filmlere daha fazla imreniyor daha da bağımlı hale geliyorsun.
Ama ben sana izleme demiyorum hobi olarak yine izle de benimseme gülüm böyle şeyleri hadi canım hadi bakalım….
Bir sonraki izlediğin filme daha iyi bak daha dikkatli ol mutlaka bişeyleri sen de fark edeceksin
Ama tabi şimdi de fark etsem ne yazar ne yapabilirim ki diyorsun.
Ben bilmiyorum , bilsem umursardım
Umursamıyorum