Tren garına tren yanaştıktan sonra bekleyen sakinler kapıya doğru yöneldi. Kimisi ailesine kavuşmanın heyecanı kimisi şehir hastahanesinde şifa kimisi ise sezonluk işçi…
Aynı Gün
Saat 14:26 aynı gün. Şehir üzerine dökümlü bir bluz geçirmiş terli ve epeyce yorgun. Eşek dağına doğru gidiyorum bir ıhlamur ağacının altında kitap okumanın heyecanı belki de birkaç kelam yazabilmenin heyecanı…
Ahır
Babamın her sabah temizlediği ahır. Dedemin korku saldığı hasır iskemle. Şu an üzerinde oturduğum. Bir fiske yemeden oturduğum. Rutubet kokusu şu köşede yenilmiş bir çiçeğe. Hep sinirli hep öfkeliymiş kahveci Lütfi. Ta ki lakabı topal Lütfi olana dek. Belki de babam ayakları olduğundan beri. Bu yüzden pişman pişman bakardı gözlerine. Toprağı bol olsun. Ben hep o hüznü hissettiğim de sorardım. Bitmez sorularım ben sorardım o anlatırdı. Askere gidene kadar ayakkabıyı bilmediğini, çalışkan olmayı ve sonra yine çalışkan olmayı. Babam olsa bıkardı, o bıkmazdı, anlatırdı.
Aynı Gün / Saat 17:18
Çok eski bir yaz serinliği…
Yanılmıyorsam aynı gün / Saat 17:43
Mahcup başını, öne eğmiş gürbüz ay çiçeği
İmgelendiriyorum doğayı, her imza bir öncekinden farklı…
Aynı Gün / Saat Belirsiz
Kilometreler… Basma şalvarlar, kınalı eller… Ah canım anadolu.
Farklı Bir Gün
Çok nadir gördüğün düşler vardır, hani tüm samimiyetinle sarıldığın… Sarıldığın onlar ki tüm ışığa yürümüşler. Onları görür gibi… Tam orası. Tam orası. Kabus diye isimlendiremezsin, buruk bazı rüyalar.
İşte Akdeniz ve Dört Tarafı Ferahlıkla Çevrili Ada
Ağır ağır yanaşıyor bu ayrılık hissi acıtacağı belli. Mendireğe doğru çevriliyor vapurun dümeni. Fatma Konukevi anacağızının ismi, dört kuşaktır otelci. Şükran Hanım anacağızını yad ediyor her fırsatta. Komşusu Ayla teyzemize her sabah fal bakıyor. Kıbrıs harbi sonrası Rum komşularının gidişini anlatıyorlar. ‘Korktular bir gece de gittiler…’ sonra miras bıraktıkları domates reçelinden bahsediyor. Arada esnafa çakmayı da ihmal etmiyor. ‘Sakın almayın o reçelleri göstermelik her şeyi tat yok badem bile göstermelik. Vasilaki, çavuş ve nicelerinden bahsediyor. Kalan rumlardan. Zorluklardan. Ayrılıklardan. Bam ve hepsi gitti.
Yeni uslar çağındaydım, eski deyimlerle bir yere varılmayacağının ilk günüydü.