Bir gölgeydi sanki..
Ya da düşlerimde ona gölge rolünü vermiştim.
Onun sayesinde bulutların üzerinde koşabiliyordum.
Gökyüzünde ay ve güneşin bitmek bilmeyen yer kavgasını seyredebiliyordum.
Güneş, oklarını Ay’a fırlatıp dururken Ay’ın delik deşik kalıp yerini güneşe terkedişine şahit oluyordum düşlerimde.
Düşlerimi çizerdim renkli kalemlerle o da görsün diye.
”Düşlerini çizersen gerçekliği de bulaştırırsın düşlerine” demişti bir keresinde.
”Gerçekliği bulaştırırsın düşlerine” diye tekrarlamıştım anlamsızca.
Eğilmişti ilk defa boyuma denk olsun diye.
Bir gözü güneş, bir gözü ay’dı.
”Gerçeklik bulaşan her düş bu dünyaya ait olur ve bu dünyada olması gerektiği şekle dönüşür.
Mantıklı ve normal. Bunu unutma olur mu?” dedi.
Boyalı parmaklarıma bakarak ”tamam” dedim.
Bir daha hiç çizmedim düşlerimi.
Bu dünyaya ait olmayan düşlerim var benim bu yüzden
Ve mantık aramayın o yüzden..