Duygu karmaşası
Yeni kestirmiş saçlarını durmadan kaşıyordu dalgın dalgın düşüne düşüne. Oturduğu sandalyenin yarı kırık ayağına bakarak öksürmeye başladı. Yarı kırık sandalye ile dostluğu bozulmasın diye ayağa kalktı pencere tarafına yürüdü belki ömrünün en uzun yoluydu. Uzun geliyordu yol diğer ucun da mutluluk, yalnızlığı gidermeyi umuyordu çünkü. Pencereyi sağ eli ile temizledi. Parmağındaki yüzüğe takıldı çerçeveli gözleri. Evet o yüzük belki de hayatında takacağı ve takmakla gurur duyacağı her taktığında hüzünleneceği, mutlu olacağı duygu karmaşası yaşayacağı tek şey. O yüzüğe bakınca tek birini hatırlayacaktı 24 ocak’ ta kaybettiği babasını ve o yüzük ona hep babasına kavuşacağı günü hatırlatacaktı. Babası ona nasıl karşılayacaktı. Bir baba gözünden bile sakındığı en küçük oğlunu nasıl karşılayacaktı. Baba olmadığı için bilemiyordu hayal edemiyordu. Ama babası olduğu için baba kokusu bile alındımı ne yapılacağını biliyordu. Sımsıkı sarılacaktı bir daha bırakmamak üzere bu kadar ayrılık yeter dercesine sensiz hayat çok zor dercesine. Belki binlerce kez öptüğü eli bir daha hayır yüz defa bin defa öpecekti. Bir koku alacaktı burnu yıllarca hasreti ile kavrulduğu kokuya kavuşacaktı. Evet bu koku babasının sakal kokusuydu ne pahasına olursa olsun babasının kesmediği muhteşem sakalının kokusuydu. Öpecekti öpecek ti babasının sakalını tıpkı seneler önce laz bir askerin öptüğü gibi. Bir patırtıyla kendine geldi. Patırtının olduğu yerde enkaz vardı. Dostu yarı baygın halde yatıyordu dostu kavga etmişti hem de ileriki zaman da seveceği bir kızla. Gözlerinde ki yaşları silip enkaz yerine gelince bir an tereddüt etti dostuna mı yoksa çok güzel kıza mı yardım etmeli idi. Kızın elinden tutup başka bir sandalyeye oturmasına yardım etti konuşmadan. Ve yerdeki kırık sandalye ye yöneldi. Dostunun kırık ayaklarını toplarken kızın onu izlediğini hissetti arkasına dönüp baktı evet hisleri onu yine yanıltmıyordu. Kızla göz göze geldi. Yine konuşmadı içindeki dağlı oluşundan gelen inadı kırıp konuşmadı. Kızın karşısına oturdu bilgisayarının şifresini girdiği esnada kızın konuştuğunu fark etti.
“Efendim anlamadım”
“Teşekkür çayına ne dersin?”
“Allah derim”