…
Yüzüne baktığımda,sahte gülüşlerin altında ezilen çok ağır bir geçmiş görüyorum.
Yorgunluğunu saklamaya çalışan bir kadın. Aslında çok pişman ve kendisiyle iç çatışma yaşamayan hiçbir gününün geçmediği bir kadın…
Sessizliğin ne olduğunu en iyi bilen kadin belkide?
Bazı kadınlar vardır,bağırır,saatlerce konusur,arar, ağlar veyahut yüzlerce mesaj atar. Urkütücü olan bu kadının sadece susması olmalı. Içindeki çiçeklerin solduğunu gözlerinde sadece ben mi görüyorum acaba?
Ne kadar kaçabilir ki bu kadın?
Ne kadar kaçabiliriz geçmişten?
Geçmis ceketimizin yakasından tutup kendine çektiğinde,hangi köşeye saklanmaliyiz? Geçmiş daima ılık bir nefes gibi koynunda dolaşıyor. Bazen ise kulaklarına yaptıklarını fısıldıyor.
Aslında basit düşünmeliyiz,geçmiş sensin.
Belkide bu kadın kendi kendine kızgın,kendine yorgun,kendisiyle konuşmaktan bitkin..
Kim bilir.