Bende bir zamanlar kalbimi tanıyordum.
Geldin.
Bahtımın yazısının okunaklı kısmında bir şiir gibi boy attın sevmenin bazen boyumuzu aşabileceğini bilmeden.
Oysa ki gecelere sinmiş günahlar bizimdi.
Ne bir nakarat ne bir kafiye kurtarmadı bizi.
Gittin.
Tüm yaşanmışlıklar bir kartpostal suskunluğunda kaldı göz kapaklarımın altında.
Unutkanlığın galip geldiği çocukluk hatırası gibi oldu artık gözlerin.
Dilim gibi tutulan yüreğim, ay ve güneş tutulması gibi zamana yenik şimdi.
Hayallerim, yangında küllenmiş ahşap bir hatıra kutusu gibi kilidi üstünde kapaksız.
Tenim, bir kurşun atımına daha dayanamayacak kadar kırılgan.
Ne söylesem,ne yazsam,nereye gitsem çaresiz bir kocakarı hastalığının bilinmezliğindeyim.
O değilde ;
Ben bir tek ekmek kırıntısını atmadım çöpe sırf ekmek yiyişinin güzelliğini bildiğimden..
Bir tek elmayı dilimlemedim senin ısırırken ki neşeni kaybederim diye.
Bir tek çiçeği koparmadım ne gülüşüne ne süzülüşüne renk katabilir diye.
O değilde ;
Ya sonra köşe başında yediğimiz o sakak pilavcısının acı biberleri dilimi değilde yüreğimi acıtırsa..Ya sana kızıp bağırmak için ağzımı her açtığımda lafı ağzımdan alan şarkılara ne demeliyim.Ya sokakta birbirine sarılışları görünce boynumu büktüren yokluğuna ne söylemeliyim peki.
O değilde ;
Ne kadar içmeliyim acaba bizi çift görebilmek için.
Canını mı almayım sensiz geçen mevsimlerin ruhuyla kalbimi onarmak için.
Tek başıma savaşmakta da değil benim kahramanlığım,elimi tutsan suda bile yanarım.
Kavuşmaya yüzümüz olsun diye de ağlamam hiç geçen takvim yapraklarının ağırlığına inat.
Bil sevgili ;
Seven yanım öldü uğurladım benden olmayanları.
Kimse sormuyor neden ölür insan.
Sen geldin
Sen gittin
Ben öldüm.
Fatih AKGÖZ