Her şey rüya sandığım bir oyunun gerçek olmasıyla başlamıştı aslında…Basit bir ‘Hayal et ve hisset’ oyunuydu.Şimdi soracaksınız bu oyun ne diye?.Bu oyun arkadaşlarımızla kendi aramızda uydurduğumuz bir oyun.Herkes sırasıyla şuan nerede olduğumuzu söylüyor ve hepimiz hayal ediyoruz.Daha sonra da benim her iki anlamda da hikayem oldu. … Sıkıcı,monoton bir güne uyanmıştım,ne yapacağımı bilmiyordum çünkü arkadaşlarım yazlığa gitmişlerdi ve hava o kadar sıcaktı ki evden dışarı çıkasım bile gelmiyordu.Onlar olsa yine oyunlar oynardık kim bilir ne kadar eğlenirdik.Ama tekrardan bu güzel anıları yaşamak için bir ay kadar bekleyecektim. Her zamanki gibi rutin lavabo işlerimi hallettikten sonra aşağıya inmiştim.Yardımcımız Gülizar teyze kahvaltıyı hazırlıyordu.Selam verdi bende ona selam verdim.Masada bir de küçük kardeşim Mirza vardı.Her zamanki gibi mama sandelyesine oturmuş önündeki tabakta olan şeyleri ağzına götürmeye çalışıyordu.Aşağıya indim ve annemin babamın nerde olduğunu sordum.Tam o anda yukarıdan babam seslendi ‘Geliyooorum.’Benim tam aksime mutlu uyanmış olmalıydı ki sesi pek neşeli geliyordu.Ve o anda kapıdan birisi girmişti,Annem.birkaç ekmek ve günlük süt almıştı, a bide gazete.Çağımız teknoloji çağı olabilirdi ama annemler için bu iş pek de öyle değildi.Babam her sabah günlük gazetesini okur,ben soruncada internetten okumak keyifli değil,sayfaların bile kokusunu duymak bana haz verir derdi hep.Bakalım bizim evde ne zaman geçilecekti teknoloji çağına.Annem gelir gelmez hemen Mirza yı ve beni başımdan öptü.Her sabah bizi öperdi.Babam beni pek öpmezdi ama her zaman yanımdaydı.Beni çok sevdiğini biliyordum. Mirza ona dönmeyen diliyle ‘Güloş ‘ derdi aslında tam onun söylemiyle’Güyoş’,ki bende ona Güloş derdim ,evet pek Gülizar ın kısaltması gibi gözükmese de bunu söylemeyi herkes çok severdi.Güloş bizim aileden gibiydi.Ben ani bir doğum sonucunda olmuşum hiç beklenmeyen bir anda o yüzden ciddi anlamda evde Güloş un eline doğmuşum.Doktorların söylediğine göre anneme doğru müdahale edilmeseymiş annem doğumda ölecekmiş.Allahtan Güloş yardım etmiş aslında kendisi eski hemşire diyebilirim.O yüzden ben kendimi bildim bileli Güloş var.Biraz eski kafalı filan ama bize çok iyi bakıyor.İkinci annem diyebilirim mesela. Kahvaltımızı yaptıktan sonra annem Mirza yı parka götürdü ve istersem gelebileceğimi söyledi.Ama gelmek istemediğimi söyledim.Aramızda kalsın bir hikaye yazıyordum bilim kurgu hikayesi o hikayeyi tamamlayacaktım ve yarışmaya gönderecektim.Kimseye söylemiyordum.Süpriz olsun istiyodum gerçi kazanacağım belli değildi ama neyse… Hikayemin konusunu aslında kızlarla oynadığımız oyundan almıştım.Oyunda genellikle geleceğimizi hayal ettiğimizden bende bununla ilgili yazıyordum.Gelecekte nerdeydik peki?Tabiki de Jüpiter de .Neden mi Jüpiter çünkü o güneş sisteminin en ihtişamlı gezegeni.Tam benlik…Hem bütün bilimkurgu hikayeleri Mars ta geçiyor.Benim hikayem farklı olmalı dimi ama… Biraz yazdıktan sonra sıkıldım aşağıya indim .Annemler gelmişti parktan.Gelirken de dondurma almışlardı,hep birlikte oturduk yedik.En sevdiğimdendi karışık ve soslu.Dondurmamı yedikten sonra biraz Mirza ile oynadım .Biraz yürüme alıştırması yaptım.Kafaya koymuştum bu çocuk erken yürüyecekti benim aksime.Ben iki yaşında yürümüşüm ,biraz tembelmişim de.Neyse biz alıştırmalara devam ederken bir an gözüm saate takıldı.Saat sekiz olmuştu.Allah Allah dedim içimden.Babam neden gelmemişti ki.Hemen Güloş un yanına gittim.Çünkü biri geç gelecekse mutlaka Güloş a söylerdi.”Güloş babam nerde kaldı saat kaç olmuş,geç mi gelicek?”dedim.Güloş yerine yukardan annem seslendi,”Evet Melek,babanın bir iş yemeği çıktı o yüzden bizde ananenlere gidicez’.Genelde böyle olurdu zaten.Babamın ne zaman işi olursa anaannemlere giderdik.Bizim hemen iki sokak ötemizde oturuyorlar.Güloş ta bizimle gelir,hem zaten anaannemle eskiden okul arkadaşlarıymış.Bizde bilmiyoduk tesadüfi olarak öğrendik ananem bize gelince. Ananem her zamanki gibi döktürmüştü sarmalar,börekler…Hep birlikte yedik. “Nasıl beğendiniz mi meleğim?”.”Evet anane her şey her zamanki gibi mükemmel olmuş.” “Beğenmene sevindim meleğim”.Bana meleğim derdi,tek kız torunuydum ve onun için her zaman gurur kaynağıyım.Yani hep öyle söyler.Yemekten sonra verandaya geçtik.Ananem bize yurtdışındaki ilginç anılarından bahsetti.Bizde çayımızı yudumlarken keyifle dinliyorduk.Annem bana sarılmıştı,üzerimde battaniye vardı.Mirza çoktan uyumuştu içeride koltukta yatıyordu.Ve kapı çalındı.Gelen babamdı.Annem parmağıyla sus işareti yaptı Mirza yı göstererek.Ananemle selamlaştıktan sonra Mirza yı kucağına aldı ve arabaya koydu.Ve gün bitmişti işte.Mutlu sıcak bir ailem vardı. … Etrafımda gökdelenler vardı şuan, yaşadığımız yerden çok farklıydı.İnsanların makyajları hatta kıyafetleri bile farklıydı.Yoldan geçen bir insanı durdurdum.O da ne bu kişi benim şuanki en yakın arkadaşımdı tanıyamamıştım boyu uzamıştı.Yüzüne farklı boyalar sürmüştü,”Bade,ne işin var burda?”dedim.”Alaycı bir tavırla “Ne demek bu ben burda oturuyorum ya.””Hayır sen burda oturmuyorsun.””Sen iyi misin?” “Başım çok ağrıyor.Şey bide bu insanlar neden böyle?.””Senin gibi işte herkes normal ne oldu sana böyle?.” Yandaki arabaya benzer şeyin camına baktım.Olamaz dedim.Yüzümde o garip boyalardan vardı.Çok değişik bir haldeydim.Ne olmuştu bana böyle.Büyük bir rüyanın içerisindeydim sanki.Kendimi cimcirdim.”Ay!”.Canım acımıştı.Sanırım rüya değildi.Adeta adeta…Buldum.Kendi yarattığım dünyanın içerisindeydim.O zaman burası Jüpiterdi.Acaba yıl kaçtı?Neler olmuştu?.Bunları arkadaşıma söylemiştim.Saçmalama tabiki 2030 dayız demişti.Hiçbir şeyi anlamıyordum.Tek isteğim eve gidip neler olduğunu laptoptan bakabilmakti.Tabi halen laptop varsa. Bade beni eve götürdü.Bade ninde arabaya benzer o şeyi vardı.Ona bindik.Giderken etrafı inceledim.Gerçekten hikayemde anlattığım gibi uzun devasa gökdelenler vardı.Ama etrafta hiç market yoktu.Yada bir dükkan.Derken bir gökdelenin önünde durduk.Asansör 7. Kata geldiğinde kendiliğinden zil çaldı,kapıyı annem açtı.Hiç yaşlanmamıştı.Eskisi gibi sıcak bir gülümsemeyle karşılamıştı.”Hoşgeldiniz kızlar,paltonuzu alıyım”dedi ve bir tuşa bastı o da ne uçan yuvarlak elleri olan bir robot geldi ve paltolarımızı aldı.Ağzım açık kaldı.İçeriye geçtik.Mirza büyümüştü.Bir dakika ya,o büyüdüğüne göre annemde yaşlanmalıydı ama yaşlanmamıştı aynıydı.Sanırım kozmetik alanında dev bir sıçrama yaşanmış ve sonunda gerçekten yaşlanmayı önleyen bir krem bulunmuştu.Olanlar böyle gözüküyordu.İçeriden babam geldi.Aynıydı sadece değişik tarzda bir sakal bırakmıştı.Sanırım buranın modasıda buydu.Dışarıda birkaç erkekte de görmüştüm.Gülümsedim.Ama en çok Mirza ya şaşırdım.Çok yakışıklı olmuştu.Birden yanıma yaklaştı ve bana sarıldı.”Abla iyi misin?”.Sesi bile değişmişti,geçmişte onun büyümüş halini çok merak ederdim.Her neyse… Kızlar aç mısınız diye sordu annem ve ardından size birşeyler hazırlıyım dedi.Herhalde kendi hazırlamayacaktı diye düşündüm.Cidden bir makinanın önüne gitti ve rengarenk tuşlara bastı ve kapsül şeklinde haplar çıktı.İçerlerine aroma enjekte edilmiş besin değeri olan haplardı bunlar.Badeyle birlikte birkaç tane aldık.Daha sonra Bade nin kolundaki saat çaldı.Meğersem telefonmuş ve bize gitmesi gerektiğini söyledi.Herkesle tekrardan selamlaştıktan sonra asansöre bindi ve gitti.Sonunda gitmişti çünkü onun yanında araştırmalarımı rahat yapamazdım İzin istedim ve odama çıktım.Odamı hemen buldum çünkü şifonyerin üstünde benim resmim vardı,yanındada bir tablet.Olsun bu da iş görürdü.Sene cidden 2030 du.Dünya yazmıştım Google a.Güneş sisteminde eskiden yaşam olan ve küresel ısınmadan tahrip olmuş bir gezegen yanıtını verdi.Demek ki uzmanlar doğru söylüyormuş.Haberlere bir göz gezdirdim.Yandaki açılan resimde Mars ta daire sahibi olun diyordu.Gerçi buna şaşmak doğru olmaz.Zaten Marsta yaşam belirtileri görülmüştü.E o zaman gezegenler arası yolculuk şehirler arası yolculuk gibi olmuştu.Hemen gezegenler arası yolculuk yazdım.Tahmin ettiğim gibi uzay gemileri artık o kadar meşrulaşmıştı ki.günde kaç sefer yapıyolar onu bile yazıyordu. Bunlara bakarken babam içeri girdi.Bana iyi misin diye sordu.Ardından “Biraz garip davranıyorsun da hiç odandan çıkmadın?.”dedi.Ama onlara ne demeliydim biz şuan bir zaman yolculuğundayız ama siz bunun farkında değilsiniz.Bana kimse inanmazdı herhalde.İlk defa ailemden bir gerçeği saklayacaktım. Ailem benim tek dayanağımdı.Evet birkaç arkadaşım vardı ama annemle arkadaş gibiydik.Babam ile de sırdaş.Onları seviyordum.Farklı bir boyuttayız belki ama benim için tek değişmez olan şey onlara karşı sevgimdi. Babam odamdan çıktıktan sonra acaba benim gibiler var mıdır diye sordum kendi kendime.Varsa onlarla konuşmalıydım.En son dün gece yattığımı hatırlıyordum.Normal şartlar altında bu bir rüya olması gerekiyordu,ama hiç rüya gibi değildi.Google ye zaman yolculuğu yazdım.Baya bir sayfalarda gezindim pek bir şey bulamıyordum çünkü.Sonrasında bir sekmede zamanda yolcuğa dair bir şey buldum ,geçmişe gidilemeyeceği fakat geleceğe gidilebileceği yazıyordu bir ilaç sayesinde ama ben o ilacı almamıştım ki bu nasıl olur.Anlayamıyordum.Gerçi internet sitesinin doğruluğuda tartışılırdı hani.İçeri gittim.Mirza tabletini almış,bir şeyler yapıyordu.Annem ise masada oturmuş karşıdaki televizyonu izliyordu.Annemin yanına gittim.Güloş u soracaktım ama sorsam eminim bana tuhaf gözlerle bakacak,hasta muamelesi yapacaktı.Mutfağa doğru gittim ve gözüme bir şey ilişti.Bir makinenin kapağında Güloş un resmi vardı ve üstünde de 2019 yazıyordu.Annem bana baktı ve “Üzerinden ne kadar yıl geçti ama hala özlüyorsun onu dimi?” diye sordu.Demek ölmüştü.Ama hani ölümsüzlüğe çare bulunmuştu.Yani bulunacaktı.İnsanlar yaşlanmıyorsa ölmek te neydi?.Daha yerli yerine oturtmam gereken o kadar taş vardı ki… Sabah olmuştu.Camdan dışarı baktı bu rüyanın son bulacağını ümit ederek.Israrla rüya olmasını istiyordum.Sanırım burdaki yaşama hazır değildim.İlerde yaşamak isteyebilirdim.Ama şimdi Dünyada olmak istiyordum. Ne tuhaf eskiden şehirleri kıyaslardık,şimdi ise gezegenleri. Aşağıya indim.Ama neşeli bir kahvaltı sofrası ve beni bekleyen Güloş veya Mirza yoktu.Herkesin elinde tablet vardı.Babam bir köşede sabah kahvesine yudumlarken geçmiştenin tam aksine tabletten haberlere bakıyordu.Annem ise bir kenarda telefonla konuşuyordu.Sanırım işle ilgili bir sorun vardı.Mirza ise bana bakıp”Melek eşofmanların nerede?Okula geç kalacağız.Bak baştan söylüyorum benimkiyle gideceğiz unutma.”Ne yani benimde arabam mı vardı.Görünüşe göre herkesin arabası vardı.Acaba kaçıncı sınıftaydım yada eski sınıfım mıydı?Annem telefonu kapattıktan sonra geldi ve beni yanağımdan öptü.”Günaydın meleğim”Bana meleğim denmesini seviyordum.”Sen eşofmanlarını giy iki dakikaya kahvaltını hazırlıyorum”.Hemen yukarı çıktım.Ne ile karşılaşacağımı sabırsızlıkla bekliyordum.Gardırobumu açtım ve olması muhtemel eşofman tarzı kıyafetleri giydim.Ama bu çok baneldi.Yıl olmuş 2030 hala eşofman zorunluluğu var.Neyse aşağıya indim,annemin verdiği hapları yuttuktan sonra ailemle selamlaştıktan sonra dışarı çıktık ve o değişik araçlardan birine bindik.Mirzanınki maviydi.Acaba benimki hangi renkti?. Giderken tekrardan etrafı inceledim.Çok garipti her şey.Ama buna alışmalıydım,sonuçta artık geriye dönüş yoktu.Rüya gibi ama bildiğiniz zaman atlamıştım.Geriye dönüş var mıydı bilmiyorum.Ben bunlarıdüşünürken okulun önüne geldik.Çok görkemli bir yerdi.Arabadan indik ve okula doğru yürüdük.Hangi sınıfa gidecektim diye düşünürken Bade ye rastladım.Gerçekten şanslıydım.”Nasılsın Melek,umarım iyisindir bugün tiyatrom var biliyosun kaçırmanı istemem.”Mirza ile selamlaştıktan sonra sınıfa çıktık.Hiç kimseyi tanımıyordum.Arkada Bade ile bir sıraya geçtim.Ananem bana hep her ey değişir,ama sen tek bir yerde kendini güvende hissedersin demişti de inanmamıştım.Ben bu sınıfımı beğenmemiştim.Bade de eskisi gibi değildi.Kendine yeni arkadaşlar bulmuştu.Olsun zaten ben bu hayatta yalnız değildim.Zaman değiştirsemde baki olan ailem di.Onlar yeterdi. Öğretmenimiz içeriye girdi yani en azından ben öyle tahmin ettim giyiminden.Biraz ciddiydi ama saçları kıyafetlerine göre baya eğlenceliydi tabi saç tarzı da öyle.Anlaşılan moda da baya değişmişti.İnsanların önlerindeki tabletlerde uzay bilgisi pdf i açık olduğundan herhalde dersimiz uzay bilgisiydi.Hiç şaşırmamıştım.Sonuçta uzay çağı gibi bir çağdaydık.Ve okutulması en normal dersti.Diğer ders saatlerinde klasik temel dersleri görmüştük.Matematik uzayda bile olsa peşimizi bırakmıyordu yani. Çıkışta bahçede Mirza ile buluşup eve gittik.Eskiden olsa okul sonrasında kızlarla bir şeyler yapardık.Ama eski hayatım geçmişte kalmıştı ve bir daha gelmeyecekti ama ailem vardı. Eve geldik kapıyı bize o robot açmıştı.Dünki gibi paltolarımızı aldı.Annem bizi her zamanki gibi gülücükler ile karşılamıştı.”Hoşgeldiniz,umarım okul iyi geçmiştir” dedi gülümseyerek.”Evet çok iyi geçti her zamanki gibi”dedim.Makineye gittim ve kendime bir hamburger hapı aldım.Gerçekten lezzizdi. … Her gece belki yarın bu rüya biter umuduyla yatıyordum.Çünkü dizilerde hep öyle olurdu,biri uyanır e o dünyadan sıyrılırdı.Ama bu sefer öyle olmuyordu.Hapsolmuştum adeta. NEDEN? NİÇİN? Bu sorularla kafayı sıyıracaktım resmen.Aklım o kadar karman çormandı ki… … Artık kabullenmiştim.Evet belki geçmişim gibi sahte insanlar yoktu çevremde yüzleri bana karşı hep gülümseyen,ama bildiğim ve değişmeyen bir gerçek verdı çağlar atlasak bile.Ailem verdı onlar hiç değişmeyecekti.Aslında bu bana bir ders olmuştu.En azından görmüştüm gelecekte etrafımda ailemden başka kimse kalmayacağını.Siz siz olun asla ailenizden vazgeçmeyin.Emin olun benim gibi kafanız karışık olsa bile, daima yanınızda onlar olacaktır.Değerlerini bilin.