Görüntü : Bazen görünenler gerçek mi , değil mi bilemeyiz. Daha doğrusu bir türlü kalbimiz kanaat getiremez. Hep bir acaba vardır aslında görünen şeyin altında bulmaya çalıştığımız. Hani hayatın bize sunduğunun yanında , bizim hayattan beklediğimiz daha başkadır ya bazen. İşte, bu yüzden alınıp kırılırız. Acaba : “ hayat mı çok acımasızdır yoksa; insan mı çabuk kırılıp, yıpranır ?”
Yalnızlık : Bazen, kalabalıkların içinde bilinmeyen yalnızlıklar vardır. Bu yalnızlık , sevgiye susamış gerçek insanların yalnızlığıdır. Bazı insanların etrafında, maddi zenginlikle oluşan sahte kalabalıklar ; bazı insanların etrafında ise, manevi zenginlikle oluşan gerçek kalabalıklar vardır. İşte , bunlarda bazen toplumun hayatına giren yalnızlıkları göndermeye çalıştıkları yöntemlerdir… “peki siz olsanız çevrenizde nasıl bir kalabalık isterdiniz ?”
Umut : İnsan umutsuz olur mu? Daha doğrusu umutsuz bir yaşam olur mu ? işte, o minik umut fidanları bağlar insanı hayata. İnsan bazen içindeki o umut fidanını zorla da olsa yeşertmeye çalışır. Tüm soğuğa, kar’a ve şiddetli fırtınalara karşı bazen yılsa da bazen de artık kalbi yorulsa da bir şekilde hayata tutunmaya çalışır ve içindeki o minik umut fidanını hep diri tutmak için çabalar. Çünkü, yine insan bilir ki;
“Bu hayat kervanı umut olmadan yürümez , yürüyemez…”
hayatın bize sundukları ve sunacakları kapalı bir kutudur.
Ya bizim o kutunun içinden beklediklerimiz!..