İçinizde ki hangi duygu size daha çok hakim. Sevgi ve nefretten bahsediyorum. Gözleriniz hangisinin ışığı ile parlıyor,zalimliğin mi yoksa hoşgörünün mü? Bunu soruyorum çünkü insanları bu kadar seven biri olarak onlardan korkmaya başladım artık.. Dünyanın haline bir bakın. Yoo.. gözlerinizle değil,bakmanızı istediğim şey yüreğiniz ve hisleriniz. Dediğim şeye bunlarla bakın. Acılara,ölümlere,zulümlere… Hayır,hayır. Kapatmayın kulaklarınızı feryatlara,yakarışlara. Bunların sebebi biz insanlarız. Nasıl benle alakası olabilir demeyin,zulme sessiz kalan en az onu uygulayan kadar suçludur öyle değil mi? Neden hep nefret tohumları ekiyoruz bu Dünyaya. Hemde onu para ve güc adlı iki lanet kelimenin ağızda oluşturan salyalarıyla yeşertiyoruz git gide.. Değer mi acaba diye düşünüyorsunuz değil mi? En azından deneyin… Çünkü bunu düşünmeniz için Tanrı’ya tüm kalbimle sessizce yalvarıyorum… Düşünmeliyiz. Çünkü ben,sen yada diğerleri şimdi düşünmezsek bir daha bize değil düşünme yaşama hakkını bile zor verecekler.Neden mi,farklı olmak isteyeceğiz çünkü. Öyle bir hale gelmişiz ki,yabancı herkese her şeye tepkiliyiz,onu sonsuz bir korku ve nefretle yok etmeye çalışıyoruz. Halbuki hayatı güzelleştiren o farklılıklar değil midir? İnsanların farklılıkları,düşüncelerin farklılıkları ve en önemlisi kahkaha tınısının farklılıkları…Kafanızı kaldırıp gökyüzüne bir bakın,daha sonra indirin bakışlarınızı dağlara ve denizlere… Eşsiz bir sanat eseri öyle değil mi? Sonra aynaya bakın.. Kendinize. O eşsiz güzelliğinize. Hayır,lütfen gülmeyin. Her birimiz çok güzeliz. Gözlerinize bakın.. Ne kadar içten ne kadar samimi olduğuna. O içinde parıl parıl parlayan ışığa.. Onu söndürmelerine izin vermeyin. O ışığa o kadar nadir rastlar oldum ki insanlığa olan inancım azalıyor. Haberlerde gazetelerde internette gözlerindeki ışığı zorla söndürülen yerine korkunun ve acının hakim olduğu bir bakış yerleştirilen insanlar görüyorum.Işıltılar yerine ezilmişliğin vermiş olduğu bakışlar çarpıyor gözüme..
Bizim sorunumuz dünyanın her yerinde varolan acıya sessiz kalmamız ve yavaşça bizim canımızı da yakmasını,bizim de inancımızı söndürmelerini beklememiz..Sessiz kalıyoruz çünkü korkuyoruz.Kimden demeyin. Sosyal hayatta bile bir haksızlık gördüğünde ses çıkarmayan yada çıkarsa bile karşılık görünce sessizleşen sizler demek istediğimi çok iyi anlamış olmalısınız halbuki… Haklısınız bu kadar iç karartmak yeter..Haklısınız, şimdilik acılar bize samimiyetsiz bir haber kanalında yada taraflı bir gazete de gösterilen bir kaç resim,taa ki o acılar bizim de kapımızı çalana kadar.Şimdi gözlerimi kapatıyorum ve içimden diyorum.Barut,kan kokusu değil mis gibi gül kokusu,toprak kokusu duymak istiyorum. Dünyanın en harika melodisi tadında olan çocuk kahkahaları duymak istiyorum… Artık çok mu zor ? Ne dersiniz…