Döneli çok uzun olmadı memlekete. Bir işe başladım, biraz da birikim yaptım sadece. Hala aklım ermiyor geleceğe o günden beri. Sanki tüm hayallerim, hedeflerim Gülşeyir’ in otogarında kaldı. Gelirken hiçbirini alamamışım yanıma!..
Aslında küsmedim hayata ayrıldıktan sonra. Biraz ruhum sıkıştı, nefesim daraldı ama temelli de bırakmadım kendimi. Her şeye rağmen devam ediyordu yaşamak! Bir süre sonra hayatın beni yaşadığını fark edince ben de bıraktım kendimi akışa. Günlük meşgalelerle biraz daha toparladım. Ehliyet aldım mesela, yemek yapmayı öğrendim, iş buldum, araba aldım derken her şey sıradanlaştı. Hayatın beni yaşaması yormaya başladı, çünkü hiç böyle hayal etmemiştim.
Aklım o otogarda kaldı uzun süre, sonra otogardan çıkıp şehrin sokaklarında dolaştım. Her ayrıntısı hala zihnimde. Sonra en çok zaman geçirdiğim yerlere gittim, güneş ışığının kaldırdığı tozları da gördüm, sokaklarda simasız gezen insanları da… Sonra en çok sevdiğim yerleri gezdim zihnimde, ardından da en çok sevindiğim yerler geldi gözümün önüne. Tüm o yerlerde dolandım durdum…Başlangıçta olması beklenen özlem kıskıvrak sardı, vuslat geldi oturdu yüreğime. Herkese aynı mı oluyor bilmiyorum, ama ruh halimin bu ters yöne girişi canımı sıkmaya başladı. Bu arada hayat da karşıma birilerini çıkarıyor, durmadan sınıyordu sanki. Ama ben Gülşeyir’ de yaşarken hiçbirine ‘evet’ diyemedim. Geri dönemeyeceğimi bilsem de Gülşeyir’ i bekliyordum. O otogardaki hayallerimi istiyordum geri. O zamanlar hedeflerim beni harekete geçirirdi, ama şimdi hayat istediği gibi geliyor karşıma elimden bir şey gelmiyor.
Bazen Gülşeyir’ e tekrar gitmek, sevdiğim-sevildiğim zamanlara dönemesem de bıraktığımız izleri, soluduğumuz nefesleri tazelemek istiyorum. Hani ders çıkışı bir ikindi vakti, elimde kitaplarımla otursam bir tabureye hafif bir rüzgar eserken gökyüzüne baksam… hayaller kursam derken arnavut yoldan yürüyerek kalabalığa karışsam, tanıdık bir şeylerden konuşsa insanlar, ben bekleyenlerin yanına gitsem…
Bunları yazarken bile oradayım, her anı hala capcanlı, taptaze. Neler düşlerken neler yaşamışız. Kaybolmayan yaşanmışlıklara gömülü insanlarla yaşanıyor hayat. Olmasalar da, boşlukları hep var. Gelme diyor ama bekliyor, gelmeyecek ama yine de yolunu gözlüyor insan.
Ben Gülşeyir’ e gidemem bir daha, gitsem de hiçbir şey aynı olmayacak biliyorum. Ama ha deyip de kalkamıyorum ayağa bu ruh halinden. Hani tüylü bir bölgeye bant yapıştırırsın da çekip çıkarması zor gelir, yavaşça çekemezsin bir an bekleyip hızlıca çekmen gerekir ya çok acımasın diye… Ben hala o bir anlık bekleyişteyim. Ruhum acıyacak çekip atarsam ama onunla da yaşayamam. Yine de hala koparamadım o bandı. Bekliyorum o bant çıktıktan sonra yarama üfleyecek, içimde sakladığım tüm o acıya, kedere iyi gelecek birini…