Ne zaman yeni bir platformda yazmaya başlayacak olsam, “ilk yazı” “giriş yazısı” “merhaba yazısı” gibi kasıntı hallere girerim. Yine oldu tabii, bu sitede yazmaya başlayacağım gün aynı şey başıma geldi. Ben de eskiden düşündüğüm şeylerden birini yazıvereyim bari bu sefer ilk yazı tribine girmemiş olurum dedim. “Yazdıran Element ve Kalem Ustası Tekniği” adlı fantastik bir hikaye düşünmüştüm, onu yazmaya karar verdim. Ama öyle yazmış olmak için yazılan yazılardan pek bir hayır gelmez. Daha ben çok beğenmemişken kendi yazımı -kötü oldu demiyorum, sonradan sardı beni- başkaları nasıl beğensin ki…
Sonra yazdım falan, bakıyorum okunma derecesine. O kadar düşük ki, yazanlar bilirler; okunmak isterler. İnsanın morali bozuluyor tabii. Bir yandan diğer yazılara bakıyorum, okuyorum. Öyle yazılar girmiş ki en beğenilen listesine. Afilli bir başlık atıp yazıyı çekici kılmak çok güzel tabii de, aynı güzellik içeriğe de yansısa keşke. Boş beleş yazılar okunuyor, benim yazdığım yazı da dediğim gibi aman aman bir şey değil ama düşündürüyor, güzel bir şey yazsam ve ilgi çekici bir başlık atmamış olsam okunmayacak mı diye. O yüzden dediğim gibi, alışamadım henüz buraya, bu siteye, bu okura.
Öte yandan sitenin güzel yönlerine de hayran kaldım. Kategorilere bölünmüş olması, en son yazıların gün içinde ve hafta da en çok okunan yazıların listelenmesi gibi kolaylıklar çok güzel. Umarım buraya alışır ve kendimi geliştirmeye devam edebilirim…