Hasreti bildiğimi düşünürdüm. Anneme ,çok erken kaybettiğim, babama doyamadığım,dayıma ve bütün kayıplarıma duyduğum hasreti bilirdim. Hiç göremeyeceğimi düşündüğüm , artık yok olduklarını sadece dualarımda ,hayallerimde yaşattığım canlarıma duyduğum acı dolu özlemleri bilirdim.
Gurbette olduğumuzdan en başından beri hayatın ,sevdiğim akrabalarımın hasretini bilirdim.Her yıl koşa koşa Kastamonu’ya gider olabildiğince hasret giderirdim.
Bursa’ya geldiğimizden beri burnumun ucunda hissettiğim İstanbul’un hasretini bilirdim.Ayak bastığımda toprağına sanki yürümez,uçardım.
İçimde sızı olan eski can arkadaşlarımın , güzel sevgi dolu uzak kaldığım dostlarımın hasretini bilirdim.
Ama bu dünyada artık olmayanlar hariç diğer her hasrete ulaşabilmenin hazzını böyle bu kadar yoğun bilmezdim.
Bu corona günlerinde öğrendim hasreti.
Yanındaki sevdiğine korkusuz sarılamamanın;
Kızım okuldan geleli 1 ay olacak sarılıp göğsümde yatıramadım.
Dün uzun zamandır göremediğim oğluma sarılamadım.
Eşime her sabah veda ederken,akşam eve döndüğümde sarılmak öpmek ne büyük bir nimetmiş yeni anladım.
Kardeşlerimi ,gelinlerimi göremediğim ,görmediğim hep sözümona gerçek bahanelerle ertelediğim günlere nasıl küfrediyorum. Ceren,Yiğit Eren,yeni gelecek bebeğimizin hasretini yeni anladım.
Anneme ,yanyana yaşadığım akrabalarım ile bile görüşememek ,görüştüğünde tedirgin olmak neymiş yeni anladım.
Sağlıkçı olan eltim Şükran’a içtenlikle sarılıp ;korkma güzel günler gelecek ben yanındayım diyememenin ,elini tutamamanın acısını en derinde hissetmeyi anladım.
Bile isteye yakınlarıma zarar verme korkusu tahmin bile edilemez bir işkenceymiş.
Evden sınırlı zamanlarda çıkmak ve korkarak,insanlardan uzak durarak yaşamak bir işkenceymiş.
İş yerim ;
Uzun zamandır dinlenemediğim için ,olup bitenler için şikayet ettiğim günler için söylendiklerim şimdi hep gözlerimin önünde.
Meğer yorgunluk bu değilmiş..
Meğer evde olmak , sağlık, ekonomik kaygılar, hayalet fabrika,iş yapamamak çok daha zormuş geçimsizliklerden.Tadına varamıyorsun ki evini özlemenin.
Asıl çaresizlik buymuş.
Karşında park var yemyeşil ağaçlar.Belki de yıllardır görmediğin,görmeden evine girip çıktığın.
Şimdi ise uzaktan ağaç sayılarını ,çeşitlerini ,gezemediğin parkın her yerini,içindeki kedi,köpek ,kuş ezberlediğin.Asıl hasret buymuş.
Denize hasret kalmakmış.Sahillerde yürümek de yasaklandı çünkü.
Bir çay içemezsin,bir tost yiyemezsin,nefes almak için balkonun ya da penceren var.
İşe gidip gelirken korkuyla dışarıdasın ki hiçbir şey anlamıyorsun bundan.
İki laf edemezsin arkadaşınla ,mesafe korumak zorundasın.
Kahkaha atmayı özledim.Bunca acının içinde gülmekten utanırsın.
Çok sevdiklerimi görmeyi özledim.
Nankörlüklerim,yetinmemezliklerim ,az bulduklarım birer tokat gibi etrafımdan bana bakıyor elleri bellerinde.
Hak gördüğüm kendime ,
Sıradan gördüğüm,
Zaten var dediğim ,
Hiçbir şey benim değilmiş.
Dünyanın da başında ,ülkenin de başında ,benim ve ailemin de başında.
Bitmez dediğim herşey bir salisede bitti.
Hava bitti,Deniz bitti.Yürümek bitti.
Giyinmenin, iki müzik dinleyip kafa çekmenin , keyfi bitti.
Çok sevdiğim insanlarla hadi buluşalım ,hadi şu saatte şuradayız,aaaa zaman yetmedi,aaa niye sık görüşemiyoruz demeler bitti.
Yüzünü özlediklerim var.
Sesini özlediklerim var.
Yanında olmak istediklerim var.
Bu aralar canlı evden müzik yapıyor sevdiğimiz müzisyenler Adnan İnce,Hüseyin Taşçeşme.
Yine de hasretlerimden utanıyorum iyi mi!!!
Çünkü hastanelerde çalışanlar sağlık camiası geliyor gözümün önüne.
Bizim nefret ettiğimiz maske ,eldiven ,vücutlarını perişan eden tulumların içinde belki 24 saat yaşamak zorunda kalan Doktorlarımız ,Hemşirelerimiz ,hastabakıcılar ve hastanelerdeki herkes .
Utanıyorum o zaman .
Kaygılarımdan
Onların hasretlerinden utanıyorum.
Şu halde bile benim yapabildiklerim belki onların hasreti.
Yeni öğrendiklerim beni büyüttü biliyorum.Daha bir başka Aynur var içimde .Bunu atlatırsak herşey yoluna girerse ,dünyada ve ülkemde ;
Evet hiçbir şey ,hiç kimse eskisi gibi olmayacak.
Çünkü kariyer,para ,unvan ,güç demeden herkes azrailin ve coronanın karşısında eşitlendi…….
Endişelerek aynı.
Gözler bakışlar aynı.
Umutsuz ,Kaygılı ve ne zaman biteceğini bilmediğimiz günler..
Akşam saatleri 19:00.Sağlık Bakanı ve veriler.Kaç kişi test oldu,kaç kişi de vaka var,Kaç kayıp var.
Diziler bitti.
Eski Türk Filmleri.
Yani hayat değişti.
Bizlerde değişeceğiz.
Ama umudumuzu yitirmeden, sağlıklı ve eskisinden daha güçlü, daha şükürlü bekleyelim gelecek yazı ,sonbaharı,kışı….
Çünkü bu bahar kaçtı……
16/04/2020