Yine seni düşündüm erken gelen haziran sokaklarında. Sokakların bana varış ve kalbimde bitiş çizgisinde topladığım her bir sen, barut iznine çıkmış gibiydi. Açlık tereddütüm seninle doymak isteğimden öteye geçmiyordu.
Yine sen varsın mayıs sonu haziran kulvarında. Hep mi sen varsın yatağımın başucunda, yastığımın pamuğunda ve telefonumun çalmayan melodisinde? Sesi açık aslında. Aramadığın içindir.
Yıldızlar laleleri seviyorlar. Ne alaka öyle değil mi? Ben de her zamanki gibi ‘gibi’ edatına kulaç atıyorum; seninle olabilmek gibisi varsa dünyanın güzelliğinde.
Kalbim sana küs. Mektubunu kesmiş. Şiir sokağında deneme yanılma yoluyla nazımların saçını keserek seni bana getirmek istemiş, berber dükkanı hayalinde sıfıra vurmuş ümitlerini; Peri masallı zıpır kalbim…
Sevdiğin için bende kışı, yaza bir türlü dönemedim. Sıfır kol mutluluklar giydim üstüme, yakışmadı; emanet gibi durdu. Geliyorsun aklıma; sazım telaşlı, Neşet Ertaşın ertesinde uzun havayla seni seviyor. Ney’den giriyorsun taksimine; karışıyor batı müziğim Türk müziğim ben bir şeyler bileceksem önce gönül hakkımla ve hamlığımla seni bilirim.
Geçiyorsun işte yine, sokağın ortasından; tam da tavanı seyrettiğim an. Benim sokağımın başı, tavanımın kaşı da sensin. Hayal köprüsünde bir otostop çektim hasretine, kırık dökük arabadan indirdi beni kalbin. Ben bunu da sevemedim. Nefes alamıyorum. Basık bir sensizlik vestiyere astığım sessizliğin büyüsünü bozuyor. Kabullenemem.
Böcekler uyutuyor beni ve başımı okşuyor. Alnımdan öperlerse onların helali olacağım. İstemiyorum, sen gel. Karma düzende yanlış çağrılaştık sayar birbirimizi affederiz. Hem hep kusurlu değil mi zaten aşk?
Karanlık sevdim. Aydınlık gözlerin tıynetsiz aşklara kapılınca.
Madem bu, bir dişlik canı kaldı aşkın, emoji kaldırımından yürü de otuz iki diş sırıtan emoji ısırsın seni. Başkasına yedirmem, kendi kalbimden emek verdim de sevdim. Ne de güzel yürüyorsun tavana kuvvet; seni düşürmesin bu gece de hayalimden, aşkım…
Dilara AKSOY