Yaşanılan şeylerin sonu geldiğinde veya eski tadı kalmadığında sayfa sonu gelmiştir artık. Yeni sayfa açmak zamanı gelmiş de geçiyordur bile. Biraz sancılıdır o sayfayı çevirmek, acı verir insana. Geride kalan ufacık boşlukları doldurabilmek için çırpınır durur… Acı çeke çeke devam eder zorlamaya ama o sayfanın zamanı çoktan geçmiştir.
O sayfayı çevirmek demek bir dostluğun, bir arkadaşlığın, bir ilişkinin, bir işin sonlanması demek. Farklı arayışlara yönelmek artık değişiklik istiyorum demek. Huzura kavuşmak için o kapıdan çıkmak ve bir daha arkana bakmamak demek.
Peki o sayfa değiştiği zaman her şey o yeni sayfa kadar tertemiz olabiliyor mu? Elbette hayır. Arka sayfada yazılmış olanların izi elbette arka tarafa da geçiyor. Yer, zaman, kişiler değişse de yaşanılanlar geride kalamıyor hiç bir zaman. Ne o dostu unutabiliyorsunuz, ne yaşadığınız ilişkiyi ne de başka bir şeyi… Yeni sayfada karşınıza çıkan her şey o eskileri hatırlatacak. “Şimdi o olsaydı böyle yapardı…”, “Hala orada çalışıyor olsaydım…” “Keşke hiç yaşamasaydık da…” şeklinde bir çok cümle kurulacak o yeni sayfada. Sizi siz yapan şeylerin aslında o geride kalanlar olduğunun farkına varacaksınız. O acıların seni ayakta tuttuğunu ve sana tecrübeler kazandırdığını…
Aslında açtığımız yeni sayfa, eski sayfalar arasında kaybolacak yeni bir sayfadır çoğu zaman… Çünkü; kişi asla yaptıklarından memnun olmaz ve yeni bir sayfa daha açar. Pişman olmayacak adam zaten o ilk yeni sayfayı açmaz. Bütün geri dönüşler gibi, açılan yeni sayfalar da zordur. Ve insan hiç çekinmeden bu zorluklara atılmaktan vazgeçmez…