Hayat bir mucize miydi gerçekten?Yoksa bir tekerrürden ibaret mi?Hayata anlama katan şey neydi?Bunları hep merak etmiştim.Hayata 1-0 yenik başlamıştım.Belkide o zaman bu kadar mutsuz olmamın sebebi buydu benim için .Belkide isminin hayat olmasının sebebi buydu.Belki bilerek vermişlerdi bana . Hayat ismini, hayat dolu bir insan olayım diye.
Çok küçükken gelmişim buraya.Beni bir köprü altında sarmalanmış şekilde görmüş ordaki çocuklar.Hemen polise haber vermişler ve daha sonrası malum işte buraya gelmişim benim gibi olanlarla ortak paydamızın buluştuğu yere,Sevgi Yetimhanesi ne.Bilmiyorum kaç sene orda kalmışım.Dediklerine göre bir gün lüks bir araba yaklaşmış kapının önüne.Tabi herkes merak içinde bense, hayal meyal hatırlıyorum o anları.Herkes cama yapışmıştı resmen, aklında bir sürü soruyla.Genelde öyle olurdu zaten.Biri gelince kapıya meraklanır dururdu herkes, acaba bu seferki şanslı ben miyim diye.Bu seferki şanslıda bendim.Artık onlar benim ailemdi.Artık bir evim olacaktı.Belki kardeşlerim bile kim bilir…Evime gidince öğrenecektim bunları.Evim,söylemesi bile tuhaftı benim için.Müdüre Hanım bana artık seninde sıcak bir yuvan olacak dediğinde anlamamıştım.Evime getirdiklerinde beni bir garip hissetmiştim. Kocaman görünüyordu dışardan.Annem ve babam harika insanlardı arabada anladığım kadarıyla.Ama bir soru aklımdaydı hep.Neden bir başkası değilde ben.Bunu Müdüre Hanıma sorduğumda, cünkü sen çok tatlısın cevabını vermişti.Alışkanlık işte.Her şeyi sorarmışım ki halen de öyle zaten.İçeri girdiğimde bir kız çocuğu vardı.Sarı iri bukleli saçlı kız “.Merhaba” dedi bana içten bir gülümsemeyle.Elinde de çok güzel bir bebek vardı.Bizim için bu bebekler hayaldi ama şimdi çok yakınımdaydı belki bana da böyle bir bebek alıcaklardı.Birdenbire bebeği bana uzattı “Beğendiysen oynayabilirsin.”Sanırım onunla iyi anlaşacacaktık.”Adın ne?”diye sordum.”Derya”Kulağa cok hoş geliyordu.Benden 2 yaş büyükmüş öyle söyledi annem ve babam.Sanırım bu aile gerçekten bana iyi gelecekti.Yurttaki arkadaşlarımı bile özlemeyecektim tabi Hale ve Melis hariç.Çünkü onlar benim ailemdi adeta.Ben o hayata yenik başladığım günden yani yurda getirildiğim ilk günden itibaren onlarla hep yanyanaydım.Aslında Betül ve Başak da vardı ama onlar da benim şuan olduğum gibi ailelerini buldu ve gittiler yurttan bir kaç sene önce.Dolayısıyla okullarımızda farklıydı.Ama allahtan aynı şehirleydeydik ve onlar bizi sık sık ziyarete geliyorlardı.Çünkü biz bir söz vermeştik kaderlerimiz değişse bile birbirimizle hep görüşecektik.Şimdi bende ayrıydım onlardan tıpkı Betül ve Başak gibi.Ama bende hiçbir zaman unutmayacaktım onları.Biz birbirimizin ailesiydik ve hep öyle kalacaktık.
Evim iki katlıydı, şirin ufak bi evdi.Gözlerimi etrafta gezdirirken masanın altında hareket eden bir şey gördüm.Bir kedi.Tam da hayal ettiğim gibiydi aslında.Hep bir kedimin olmasını isterdim.Hatta bir keresinde yurtta bahçede oynarken yavru bir kedi gelmişti yanımıza.Bir anda o kedi yurdun maskarası haline gelmişti.Ama bu durum uzun sürmedi.Birkaç gün sonra Müdüre Hanım kediyi farketmişti ve bize zarar vermesin diye arka bahçede ona yaptığımız kulubeden onu almış,tekrar sokağa salmıştı.Ama haksızlıktı bu onunda bir evi olmalıydı arkadaşları…
Kedinin adı ‘Hera’ ymış.Kız yerinden kalktı ve bana doğru yaklaştı “Benim kedim o.Beğendiysen birlikte oynayabiliriz onunla.Çok uysaldır” dedi ve benim elimden tuttu.Şimdi olmaz ama demişti annesi bana odayı gösterecekti besbelli.”Tamam abla” dedim içten bir gülümsemeyle aslında onlardı artık benim ailem ki o da benim annemdi bundan sonra ama anne dememiştim diyememiştim.Nedenini bilmiyordum ağzım alışkın değildi muhtemelen ondandı kimseye yurtta anne demezdim.Kimilere Müdüre Hanıma ‘Anne’ derlerdi ama ben diyemezdim çünkü biliyordum bir gün bu yurttan kurtulup bambaşka bir hayatımın olacağını.Sanırım yurtta tek Müdüre Hanım demeyen bendim ama söyleyemiyordum her ne kadar anne kelimesinin eksikliğini hissetsemde.Beni elimden tuttu ve yukarı çıkardı.Yukarısı da alt salon gibi çok tatlı görünüyordu.5 tane oda vardı burada.Yurdun bir katı gibiydi resmen.Beni koridorun sonundaki odaya götürdü.”Kapıyı açabilirsin,,burası senin odan umarım istediğin gibidir.”dedi.Kapıyı açtığımda sanki yeni dünyamın kapısını açıyomuşum gibi hissettim.Burası benim kendime aitti sadece benim sarı bukleli kızın odası farklıydı belliki.Doğru ya sormamıştım.Neyse aşağıya indiğimde sorarım nasılsa diye düşündüm.Odamın duvarları maviydi gökyüzü mavisi.Köşede bi yetek vardı karşısında ise ona uyumlu bir dolap.Yurttaki gibi değildi bu dolap sadece bana ait olacaktı.Odamı beğenmiştim.Hayallerimdeki gibi bir da değildi belki ama en azından kendime ait bir o dam vardı.Annem-ki ben ona Seda Abla diyorum-yanıma geldi ve sırtımı sıvazladı”Umarım beğenmişsindir hem zaten ilerde senin zevkine göre döşeriz”demişti.Gülümseyerek yanıt vermiştim.Aşağıya birlikte indik,sari bukleli kız hala bebeği ile oynuyordu Bülent abi ise televizyon izliyordu.Birden ayağıma bir şey bana dokundu ve gitgide sokulmaya başladı.Dokunan Hera idi.Gerçekten çok sevecenmiş anladım,eve ilk gelen birisine böyle davrandığına göre.Artık güzel bir hayatım ve buna ek olarak minnak bir kedim vardı.Daha ne isteyebilirdim ki…
Günler geçiyordu ve biz kardeşim Henna ile çok iyi anlaşıyorduk Ama bir yönden onu gerçekten kıskanıyordum.Saçları ve gözleri o kadar muhteşemdi ki.Gözleri masmaviydi.Tıpkı Seda ablanınki gibi.Keşke benimde öyle olsaydı diye düşündüm.Henna ile bir sürü oyunlar oynuyorduk.En sevdiğimiz oyun evcilikti tabi.O kadar güzel bebekleri vardı ki…Seda abla oyun yaşımızın geçtiğini söylemesine rağmen kendimi bebeklerden alamıyordum.Belki bebekler içimde bir ukteydi yurttaki günlerim dolayısıyla.Bu arada okulum değişmişti ve okulum çok güzeldi,bir sürü kişiyle tanışmıştım O kadar heycanlanmıştım ki okula ilk geldiğim zaman aynı zamanda korkmuştumda ya yadırgarsam ortamımı diye ama hiçte öyle değildi.Sonunda hayatım düzeliyordu sanırım.Okulda her şey iyiydi benim için. Sınıf birincisiydim.Hocalarım beni çok seviyordu.Lisedeki, en yakınlarım Hande ve Efşan dı,yanlış anlaşılmasın tabi Betül ve Başak bambaşkaydı.Diğerlerini Seda ablayla çok aramıştık ama bulamamıştık izlerini.Eski arkadaşlarımda kalmamıştı yurtta dağılmıştı hepsi.Herkesin bambaşka bir hayatı vardı artık benimde öyle.Çocukluğumuzdaki söz cidden çocukluğumuzda kalmıştı.Belki tekrarlayacağım ama herşey mükemmeldi ta ki o güne kadar…
Sabah erkenden kalkmıştım.Dün okullar tatile girmişti ve biz de buna istinaden yazlık evimize gidecektik.Ordaki arkadaşlarımı bir senedir neredeyse görmemiştim.Bugün benimde gelmemle birlikte akşam sahilde buluşacaktık.Her zamanki gibi ateş yakacaktık klasik yaz akşamlarımızdan birini geçirecektik yani.Neyse yatağımı toplamak gibi sabah rutinlerimi yaptıktan sonar aşağıya inmiştim.Aşağıda beni mükemmel bir sabah kahvaltısı bekliyordu.Günaydın demişti Seda abla o hiç somurtmayan neşeli sesiyle”.Günaydın” diyerek cevap verdim.”Herkes nerede?” diye sordum.”En erkenci sensin tatlım”.Heyecandan olsa gerek suratımı biraz ekşittim bir an önce yazlığa gitmek istiyordum.İstersem uyandırabileceğimi söylemişti Seda abla zaten sofrada hazırdı.Yukarı çıktım ve Henna nın odasına pat diye girdim.”Hadi kalksana senin yüzünden geç kalıcaz.”.Henna hiç ses çıkarmamıştı ,ama uyandığından eminim çünkü bir kapı gıcırtısına bile uyanırdı o.Bülent abininde kapısını çaldım “Geliyoorum” diye seslenmişti içerden.Gülücükler saça saça aşağıya indim ve tüm aile kahvaltımızı yaptık. Acaba bugün gitmesek mi ne dersiniz demişti alaycı bir edayla.Bizim,özelliklede benim orayı çok sevdiğimi biliyodu.Nasıl sevmem ki hem masmavi deniz ,ılık esen rüzgar vardı ve en önemlisi sürekli çalan araba kornaları yoktu orada.Kahvaltıdan sonra gece hazırladığımız valizleri bagaja yerleştirdik, gitmeye hazırdık.Şarkılar söyleye söyleye gidiyorduk.Araba çok sıcaktı ama oradaki rüzgarı,denizin dalgalarını anımsadıkça sıcaklığı unutuyordum.Birkaç saat sonra orada olacaktık.”Ahhh!” o da ne Bülent abi birden fren yapmıştı neyse ama şükür ki kimseye bişey olmamıştı.Gencin biri yolda sarhoş gibi sürüyordu.Napıyordu allah aşkına!.Onun yüzünden kaza yapacaktık.Henna frende kafasını çarpmştı ama birşey olmamıştı.Biz böylece neredeyse yarım saat önümüzde o arabayla gitmiştik aslında arabayı geçmek istiyorduk ama ne mümkün…Birdenbire pat diye bir ses gelmişti ve ardından hiç bitmeyecek gibi gözüken karanlık.
…
Ne olmuştu bana böyle gözümü açmak istiyodum ama bir türlü başaramıyordum.Sanki göz kapağımın üstünde demirden bir blok vardı.
Nihayet açabilmiştim gözlerimi.Ama Henna yanımda baygın yatıyordu ve ön koltukta Seda abla kanlar içindeydi.Bülent abinin yüzünü göremiyordum.Birden Bülent abinin yüzüne bakmak için hareket etmek istediğimde canım acıdığını farkettim ve bu isteğimden vazgeçmek zorunda kaldım.Aniden camımda bir tıkırtı duydum ve bir ses”Size yardım edeceğiz.Korkmayın!”.Sesin sahibini bilmiyordum ama ona güvenmek istemiştim.Birkaç dakika sonra ambulanslar geldi.Ama Bülent abi ve Seda ablanın öldüğünü duydum etraftaki kalabalıktan.Olamazdı bu yine ve yeniden yalnız kalamazdım,eski hayatıma dönemezdim.Yurda dönüp her şeye sil baştan başlamak istemiyordum.Ambulanslar geldi ve arabadan tek tek çıkarıldık.Öncelikli olan çocuklar diyordu ordaki görevli.Ben iyiydim Henna ya bakın diye fısıldadım.Ama o kadar güçsüz ve halsizdimki duyulmamıştım sanırım.Birkaç saniye sonar kulağımda bir nefes hissettim ‘Sizi kurtarıcağız’.Ve ardından o karanlık yine geldi.
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim .Yanımdaki doktorlara Henna yı ,Bülent abi yi ve Seda abla yı sormuştum.Sadece benim başımı okşamakla yetindiler.’Kendini yorma’.Evet biraz canım acıyor olabilirdi belki ama onları merak ediyordum.Hiç kimse bana bir şey demiyordu.Çıldırıcaktım neredeyse.Ne yapacağımı bilmiyordum.
…
Yıllar geçti ve ben size şuan bir hikaye yazıyorum,yabancı değil, benim kendi hayat hikayem.Bu benim umutlarımın yıkılışının bir hikayesi,her şeyin birden mahvoluşunun.Şuan eskisi gibi yalnızım,yanımda arkadaşlarımda yok ama arkadaşlarımın hepsine bedel kardeşim var.Hayata tutunacak tek dalım.Birlikte bir apartman dairesinde yaşıyoruz.Şansa bak ki ,apartmanın adı da Sevgi Apartmanı.Ama size bir sır veriyim mi, hayat bir tekerrür olsada,bizi düşürmek için çırpınsada asla vazgeçmeyin.Size umutlarım yıkılmıştı dedim ama ben bu sayede çok çalıştım ve öğretmen oldum.Bu hikayeyide sizle paylaşmak istedim.
Ne durumda olursanız olun asla vazgeçmeyin.Benimde kaderim böyleymiş demeyin.Unutmayın ki o kaderi değiştirmek sizin elinizde.
Büşra Çakmakçı