Bir …’ın günlüğüdür bu.
Gözlerini açar açmaz hayallere dalıp sahip olmayı arzuladığı her şeyi orada var etti kendine. Hiçbir hayal de gerçeklikten uzak olamazdı ve acıyı var etti sonra insanların kendisine bakışında mutluluğu bulurken bir sevinç furyası oluştu kalbinde gözlerinde varken hüzün. Uzun zaman aldı bu güne güzel bir giriş yapabilmek adına. Güne başlama vakti geldiğinde sahip olmak istediklerinden geçmişte kaybettiklerine baktı uzun bir yolculuk ile. Kaybettiği değerlilerinin ardından bir hata yapmamış olsa bile hata aradı kendine ve keşkelere boğuldu. Günün gelecekte yaşanmamış olanın kaderi belirlendi bir kere daha. Acı ve endişeler dolduracaktı. Özellikle şu karantina günlerinde düşünecek yeni bir şeylere ihtiyacı varken tükenmişliğin ardından yalnızca altlarda kalan düşünülmek istenmeyen yaşantılar, fikirler kalmıştı. Ardından insanlarla iletişime geçtiği bir sosyal platformda boy gösterdi. Tedirgindi çünkü hata yapmaktan çok korkuyordu, yanlış bir şey söylemekten, insanların kendisini görmesinden, sesini duymasından. Bir sürü insan vardı kimi değerli kimi değersiz ama ne fark eder insanlar onu kötü olarak görürse anarsa ne olacaktı ? Bir yıkım. Bu yıkım nedendi ? Kusursuz olamazdı insan biliyordu, hata yapabilir, insanlar sevmeyebilir ki en azından bir tanesi bile sevmeyebilirdi ama o kabullenemiyordu, korkuyordu. Sıra ona geldiğinde bu endişelerin ardında tutuk bir şekilde bakakalarak hata yapmamaya çalıştı fakat sonuç yine hüsrandı çünkü bir aptal gibi gözükmüştü. Bu da geçmişi getirdi aklına kaç kere aptal denmişti ona. Belki de bu kelimeye aşıktı. Her durumda iki uçta da bu kelime onu bekliyordu lakin o cesaretsizliğinin ardından her daim kendini aptal olarak yorumlayacağını hatırlayamıyordu. Belki denese şansını kurtulabilirdi, bir adım atsa, bir mücadele etse, belki yine aptal olacak bir davranışta bulunacaktı ama diğer uçtaki kesin aptallığın aksine bu uçta ihtimal vardı. %1 ile aptal olmama ihtimali. Bir gün bu ihtimale sığınacak içindeki dağları yeryüzünde var edip kendi düşünce ve yaşam egemenliğini kuracaktı korkusuzca lakin seneler ağrıtırken bakışlarını, yüzleri kırışırken her geçen zamanda o yine hayallerinde bu ihtimalle yaşıyordu ve harap oluyordu. Bir gün o adım atılacak sonunda da ya yaşanmaya değer şeyler bulunacak ya da her daim olduğu gibi suskunlukla bekleyecek. Bir aptal gibi.
Bir gerçekliğin hikayesidir bu. Öznesi olmayan, hepimizin içinde bir yerlerde hissettiğimiz, hayatımızın temelinde bir yerlerinde duran durumlar için yalnızca bakakalıp hareket geçmediğimizin hikayesi. Düşünüyorum öyleyse varım sözünün yetersiz kaldığının ispatı olarak varlığımızı kanıtlamamız gerekirken düşüncelerimizi hayata geçirmemiz gerekir.