Geçtiğin yolların hepsi yine bana çıkmalıydı. Yüreğinin pamuk tarlasında kendime bir yer bulmalıydım. Öldürdüğün aşk olsaydı belki yaşayabilirdim ama sen beni öldürdün. Yaralarıma bastığın tuzlara bile razıydım, sensizliğin köpüğünde boğdun beni! Gördüğüm hiçbir yüz senin yüzün değil, sevdiğim hiçbir yürek sana ait değil… Ben beni bende bulamazken, sana dair attığım adımların hiçbiri sana çıkan değil. Şimdi görünsen şöyle köşeden, gözlerim buğulansa yüreğim yansa sana törpülesem ömrümü yeniden…
Herkes aynı da sensiz sevmek çok başka şimdi… Bitirdiğim uzakların, yakını sen olmalıydın. Sevmeliydin beni, biz yaşamalıydık.
Yıllardan sonra sana uzandığım ilk gün gibisin şimdi, bir o kadar mağrur… Saçlarımdan yüreğine uzansa yolum, Rapunzeli bilirsin… Ulaşsam ben de sana öylece… Olmaz mı? Olmaz, bilirim. Gerçekler masalsı bir kahraman gibi şimdi, onlara bile sensiz ulaşamıyorum.
Gelsen şimdi, görünsen baksan ve beni görsen… Şarkı söylesem sana, bütün sevmelerimi armağan edercesine… Olmaz mı? Olmaz, bilirim. Yüreğimin ritmine uyamaz, biterim.
Şimdi gözyaşımsın. Ne çıkar ki bunca zamandan sonra? Baktığın ve gördüğün yollar bana çıkmadıktan sonra ne çıkar? Sevdiğim ilk gün gibisin, tek bir fark var; sensizim. Güneşi olmuştun yüreğimin, şimdi sağanakların baş harfinde gizlisin. Çok üşüyorum sarsan hemen, donmadan ben; gülsen yine öyle içten… Olmaz mı? Olmaz, bilirim. Sana dair neler neler bilirim de susar, yalnızca kendimden dinlerim. Yasak yolların ve ihtimallerin işleri olmayacaktı bizimle. Biz hep ama hep severek ölecektik, yanıldım. Pembe düşler sinemasına bilet aldım. Sen hiçbir zaman beni sevmedin, sevseydin bilirdim. Yanmak ve ölmek ikiz kardeşi olmazdı yüreğimin… Sevseydin, bilirdim. Gözlerimden yağmazdı yağmurları hasretinin… Şimdi gelsen ve dönsen şöyle köşeden… Olur mu?
Olmaz, bilirim. Kızmaya da hakkım yok, bitmenin derin kederlerinde çoğalamamanın haksızlığına yenik düşerim. Görevin bitti, gelmezsin bilirim. Görevi bitmedi ağlama nöbetlerimin ve seni delicesine çok sevmelerimin; görevi bitmedi… ?Sen’ ortasında kalmış yüreğim, bana sen gerek… Kendini göstersen şöyle bir an, o an bile yeter… Bilirsin, yok derim kendimce sevmez olur nefret ederim. Ama bilirim, yalandır nefretlerim… Ne kadar çok nefret ettiğimi söylersem aslında o kadar çok severim. İhanet etti buğulu cama kahpece vuran güneşinin hasreti…
Seçtiğin insafsızlık içinden çıkmalıydı bu sen değilsin sevgilim. Çamura buladın yüreğini, karardın ve sen bu değilsin. Ben senin iyi huylu hâllerini görmüş, seni öyle sevmiştim. Şimdi birdenbire mağrur hislerin… Gömdüğün bir aşk olsaydı onu bulup çıkarabilirdim ama sen beni gömdün. Kendimi bulmak, bütün bir dünyayı dolaşıp umduğunu bulamamak gibi… Derin bir nefes alıyorum şimdi, sensizliğe… Kendine iyi bak ve arada bir bile olsa bana getir kendini…
Olmaz mı? Olmaz, bilirim. O yüzden susuşlarını ipin ucuna getirir yepyeni düşlerimin fişini çekerim!
O yüzden sana dair hasretlerim taşar içimden, bilenirim. Olmaz mı dersin? Yaşamaksa geçtiğin yollar, gurbet kuşlarının ötüşlerinde bam telimi koparıp gam telimden çalar, düşerim. Savur beni yaprağının küllerine, zaten hayali bir benliğin hezeyanlarından kalma biçareyim. Kendimi öldürdüm, sendeyim…
Dilara AKSOY