vakit geç değildi. ben çıldırıyordum. annem temizlik yapıyordu. çıldırmak için de geç değildi vakit. lakin yersizdi. olabildiğine yersiz. sabahında o çıldırışın, öğle saatlerine yakın, bahçedeydik. ikimiz. ben ve ikimiz. masanın üstünde süt vardı. mısır gevreği ,bebe bisküvisi. istenmemekle ilgili olduğum geçiyor aklımdan. tahammüllü veyahutta tahammülsüz davranıyorum ben yerli ve yersiz. hava sıcaktı bahsettiğim saatlerde. öylesine sıcaktı ki, korkuyordum sütü dışarıda bırakmaya. sütü buzluktan çıkarmıştım. her saniye ısınıyordu süt. her saniye terliyordu. kuruyacaktı sonra. daha kuruyacak zamanı gelmemişti. kendime katlanamıyorum. insanların da bana katlanmasını bekleyemem. beklemiyorum. ben kendimle ilgiliyim. başkaları da benimle ilgili. susmalarını isteyemem. bana karışacak kadar konuşmasınlar yeter. normal karşılayamıyorum. karşılasam da, kabullenemiyorum. bilirsiniz, ikisi de ayrı şeyler. yazıyorum. yanlış yazdığım kelimelerin çizilen kırmızı altları olağan dikkatimi dağıtıyor. ona dahi katlanamıyorum. kendimi göstermeye, sevilmeye, imrenilmeyee bayılırım. dikkat çekmek için cesaret ve olağanlığa sığdırdığım saçmalıklar dahi yaparım. iğrenç bir insan olduğumun, olamadığım yönleri kadar farkındayım. küfürler etmek geliyor içimden. küfürler etmek..söyleyin bana, serbest mi bayım ? fransızca üstün bir dildir. insanları, bu nedenle kendilerin üst düzeyde görürler. inanın bana, ben bu deli burjuvazilerine bile büyük ölçülerle yetinebileceğim kadar saygı duyarım. hadi, sınırlamayın kendinizi. rahat olamıyorum. annem odama girdi. gece 12′ yi geçti. annem bu saatlerde elektrik süpürgesi tutmakta başarılı. bana sabır göstermekte üstün yeteneklere sahip. insanları umursadığı kadar umursamaz davranır. benimse , onun delice sabrına rağmen tahammülüm git gide azalıyor. dayanamıyorum. öyle huysuzluk, katılık dolu ki içimde, öfkemle boğabileceğim insanlar arıyorum. ama siz de anlamalısınız ki, böyle zamanlarda yanıma dahi yaklaşılmaz. bu anlarda kontrolsüzlüğümü yeteri kadar belli ediyorum. göğüs kafesime dolan yakıcı bir hava var. ellerimi ayaklarımı titretiyor.onu bastıramıyorum. ortalığı başkaları için cehennem kıvamına getirmezsem cennetime kavuşamayacağım. kırdığım kalplerle dolu bir cennet. şimdi o cennete yalnızca susarak ulaşmaya çabalıyorum. benimle konuşamadığnız sürece kalbiniz gerçek anlamıyla kırılmayacak.( biliyorum sunmam bile kırıyor kalbinizi oysa , suratımın asıklığı bile )bense, sizleri kurban vermediğim için çıldırışıma, cennetimde vicdan azabı çekmeyeceğim.( en azından olağandan daha az çekeceğim) sessiz durun. sessiz duracağım. konuşursam kendime .en fazla kendime.küfretmek de giriyor mu bu konuşmaların içine..söyleyin bayım..serbest midir küfretmek? inanın bana,ben sakinleştiğimde, yalnızca sustuğum, kudurarak baktığım için bile etrafa, sizlere özürlerimi sunacağım.
İyi akşamlar bayım, iyi akşamlar..
dipnot ;
” büyük küçük harf sorunlarıyla uğraşmadım”
(önemsemediğimden değil lakin, sinirlerim ayyuka en hızlı çıkacak vaktindeler şu an)
lütfen, lütfen anlayışla karşılayın.
kimsenin okumadığı ‘na..