Sana söyleyebileceğim en iyi şey bu değil. En kötüsünü de söylemedim. Kuramadığım cümlelerden oluşan senfoni gibi hislerim. Kırmızı yanılgılar içerisinde tırnaklarını yiyen bir kadın.
Hayatlarımızda eksik insan türleri vardı. Tam olmak nokta koyabilmek değildi, öyle olsa şairler noktalama işaretlerini daha sık kullanırdı. Oysa mimiklerini anımsamak ne büyük nimetmiş.
Rüzgarın kirpiklerine vuruşuyla uyuyakalsam bir gün oralarda bir yerlerde..
Bazı insanlar battaniyeler, kalın giysiler gibi mecburiyetlerle ısınabilir. Bana bir bardak çay borcun olsun. Bana bir bardak çayla ellerimi ısıtırken yanımda oturma borcun olsun. Anla işte, sana giden cümleler sekizinci kattan atladı.