Paulo Coelho’nun ‘Simyacı’ isimli kitabında, beni çok etkileyen, şöyle bir cümle geçer; “Bir şeyi gerçekten istersen onu gerçekleştirmen için bütün evren iş birliği yapar.” Gerçekten böyle olduğunu düşünebilir miyiz? Gönülden istediğimiz şeyler döner dolaşır bir gün bizi mutlaka bulur mu? Bunun nasıl olabileceğine dair bir fikrimiz olmasa bile buna inanmak muazzam bir rahatlık verir insana. Bu cümle beni o kadar düşündürdü ki istediğim şeyleri gerçekten isteyip istemediğimi sorgulamaya başladım. Belki de yeterince isteyememişimdir. Biraz daha fazla isteyince gerçekleşebilecek olmasının ihtimali için bile denemeye değmez mi? Neyi isteyeceğimize bile kendimiz karar veremediğimiz bir dünyada ne kadar isteyeceğimizin derecesini ayarlayabilir miyiz?
Bazen kendimize çok da iyi gelmeyen, daha çok mutsuzluğumuza sebep olabilecek şeyler isteriz. Hiçbir açıklaması yoktur bu isteklerimizin. Sadece isteriz büyük bir tutkuyla. Peki, bu istenmemesi gereken istekler gerçekleşsin diye de işbirliği yapar mı tüm evren? Yoksa sadece mantıklı isteklerle mi ilgileniyor? Çünkü başka bir rivayete göre de; “eğer olmuyorsa hayırlısı böyledir.” Yani evren bizim ne istediğimizi, ne kadar istediğimizi biliyor ve bu isteğimizin bizim için olumlu sonuçlar doğurup doğurmayacağını analiz ederek ona göre bize yardım edip etmeyeceğine karar mı veriyor? Düşünmeye devam ettikçe bu fikre inanmak benim için zorlaşıyor.
Bir de olayı şu açıdan ele almak gerektiğini düşünüyorum; “ne kadar çok istersen o kadar imkânsızlaşır.” Bu biraz daha olası geliyor, çünkü ne kadar çok istersek elde edememe ihtimalinden o kadar korkuyoruz. Bu korku davranışlarımızı bir hayli olumsuz etkiliyor. Mesela çalışmayı çok istediğimiz bir iş yerinde çok istediğimiz bir pozisyon için özgeçmişimiz uygun bulunuyor ve görüşmeye çağırılıyoruz. Buraya kadar her şey yolunda. Ancak gerçekleşme ihtimali arttıkça gerçekleşmeme olasılığı daha çok korkutmaya başlıyor. Beklentimiz arttı ve heyecanlanmaya başlıyoruz. İçimizdeki heyecanı baskılayamadığımızda tam bir baş belasına dönüşür. Ve işte görüşme başladı, ellerimiz titriyor. Heyecanımız mantığımızı gölgede bıraktı, cümlelerimizi toparlamakta güçlük çekiyoruz. Konuşamadıkça daha da artıyor içimizdeki elde edememe korkusu ve bizi paniğe sürüklüyor. Oysaki o pozisyon için ne kadar uygun olduğumuzu biliyoruz. Ama buna bir türlü karşı tarafı ikna edemiyoruz ve işte o cümle; “Biz sizi ararız.” Aramayacaklar, biliyoruz. Biz olsak biz de aramazdık. Çok istediğimiz için çok korktuk ve çok korktuğumuz için çok heyecanlandık. Artık kafamızda dönmeye başlıyor yaptığımız hatalar ve hep aynı yere çıkıyoruz: Çok istediğimiz için başarılı olamadık! Çok istemek olumlu sonuç vermiyorsa daha az istemek için ne yapabiliriz?
Daha az istemeyi başardığımızı varsaysak bile başka bir problemle karşılaşıyoruz. Daha az istediğimiz bir şeyi elde ettiğimizde alacağımız hazzın normalde alacağımızdan çok daha az olması kaçınılmazdır. Mesela birine âşık olduğumuzu düşünelim. Ondan başka hiçbir şey düşünemiyoruz. Ondan küçücük bir adım bekliyoruz çünkü sanıyoruz ki karşılığı yok. Bizim adım atmamız onu tamamen kaybetmemize yol açabilir. O yüzden bekliyoruz. Bekledikçe daha çok istiyoruz. İş görüşmesinde yaptığımız hatayı yaparsak kaybedeceğimizi biliyoruz artık. O yüzden kendimizi frenlemeye çalışıyoruz. Olumsuz yönlerini düşünerek, aslında düşündüğümüz kadar mükemmel olmadığı yönünde telkinlerle kendimizi uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Kolay olmayacaktır ama diyelim ki başarılı olduk ve daha az istiyoruz artık. Konuşurken mantıklı cümleler kurarak kendimizi güzel ifade edebiliyoruz. Belki onu güldürüyoruz, sohbetimizle keyifli zaman geçirmesini sağlıyoruz. Bir süre sonra bizden hoşlanmaya başlıyor. Uzun zamandır bunu bekliyorduk! Ama ne kadar mutluyuz? Zafer duygusu dışında ne hissedebiliriz? O, artık düşüncelerimizdeki mükemmel insan değil. Artık âşık bile değiliz belki de. Yani ya o gelmiyor ya da geldiğinde biz orada olamıyoruz.
Tabii, biraz gerçekçi olmak gerekirse insanın daha az istemeye çalışması bile çok istemesi yüzünden değil midir? Kendimizi kandırmak ne kadar işe yarar emin değilim. Yine de iş görüşmesinde biraz sakinleşmeye çalışmalı ve gelmeyecek sevgiliyi beklemekten bazen vazgeçmeliyiz.