Okul kantinimizde bir masa var.Böyle tam cama dayalı.Ordan okula girip çıkan herkesi görebilirsiniz.Dördümüz oraya otururuz.O masadan bazen kahkalar bazen de sessizlik yükselir.Bazen dördümüz bir kişi oluruz;herşeye güler,herşeye mutlu oluruz.Bazen de dört kişi oluruz,hatta daha da kalabalıklaşırız.Herkes kendi derdine düşer,hiç olmayan birşeymiş gibi,Herkes başka birşeye dalar,gözlerimiz başkasındadır.Kimisi içindeki çığlıkları susturmak için,kimisi de aslında söyleyecek çokta birşey kalmadığı için susar.Hangi halimizi daha çok sevdiğimi bilmiyorum çünkü bazen susmak konuşmaktan daha karlı oluyor benim için,bazen de bir kayıp.Ama sanırsam mutlu halimiz daha cazip geliyor bana,çığlıklarımı kahkalarımle bastırsam da.Kalkma vakti gelince;birimiz kırgın ayrılıyor o masadan.Ya da ben çoğu zaman kırgın ve gözlerim dolarak ayrıldığım için öyle hissediyorum.kırgınlığım mı?Kırgınlığım insanlara,dünyaya belkide kendime…Bilmiyorum.Ama kırgınım saç tellerimin ucuna kadar.kırgınlığım adi bir hırsız.gözlerimin ferinin,neşemin hırsızı…Ama her gün suratımı asıp dolaşmıyorum.Bazen kırgınlığımın gözlerinin bağlıyorum,beni bulamasın diye,körebe oynuyoruz kırgınlığımla.O zaman baştan aşağı kahkaha kokuyorum.Hani masadan kalkmadan önce çöplerinizi toplarsınız ya;bende kırgınlıklarımı toplayıp çöpün en derinliklerine atmak istiyorum,orda çürümeleri için.kırgınlıklarımdan yükselecek kokuya razıyım..
Kalemin hışırtısına kapılmışım,vakitten bihaberim.Yüzüme sahte bir tebessüm yerleştireyim de;kantine gidelim.