Memleketimizde bir cumhurbaşkanlığı meselesi var ki evlere şenlik. Daha evvelden o kadar sırıtmıyordu cumhurbaşkanlığı meselesi kanun, anayasa ve mevzuat değişikliklerinde ama son cumhurbaşkanımız ile ayyuka çıktı.
Nasıl bir cumhurbaşkanı olmalı ? Bu sorunun cevabına aşağı yukarı aynı cevabı verebiliriz. Memlektin her kesimini temsil eden bir cumhurbaşkanı olsun isteriz ama pratikte ne mümkün. Mümkün idi aslında da halkın cumhurbaşkanı seçmesini sağlıyan 2007 yılındaki son anayasa değişiklikleriyle imkansız hale geldi. Neden mi artık cumhurbaşkanı meydanlarda olacak ve halkın oyunu almak için siyaset yapmak zorunda kalacak.
Anayasamıza göre cumhurbaşkanı nasıl seçiliyor ve görev yetkileri nelerdir uzun uzadıya yazmaya gerek yok sanırım. 1982 Anayasası’nın 101. Maddesi tarafsızlığına vurgu yapıyor ve diyor ki Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer. Anayasa 102. Maddesi seçimini düzenlemekte 103. Maddesi ile and içmesine dair.104. madde görev ve yetkilerinden bahsetmekte 105. Maddesi sorumlu ve sorumsuzluk halinden bahsederek sorumsuzluğunu göz önüne sermekte ve son olarak da 106. Madde ile cumhurbaşkanına kimin vekalet edeceği hususu düzenlenmektedir.
Hadi ilişiğini kestin diyelim peki meydanlarda siyaset yaparak seçilmiş bir partinin ve en az 20 milletvekilinin teklifi ile aday olup seçilmiş bir cumhurbaşkanı nasıl tarafsız olacaktır. Cumhurbaşkanlığı meselesinde bu şekliyle cumhurbaşkanının tarafsızlığından teorikte anayasal bağlamda parti ile ilişiğinin kesilmesinden bahsedebilsek de pratikte asla böyle bir şeyden bahsedemeyiz.
Anayasanın 105. Maddesinde ise sorumsuzluk hali düzenlenmekte ve Başbakan ve Bakanlar Kurulu ile beraber imzaladığı kararlara karşı sorumluluğunun olmadığı ve ‘’ Cumhurbaşkanı’nın resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil, yargı mercilerine başvurulamaz’’ hükmü de aynı şekilde sorumsuzluğunu ve ne kadar da geniş yetkilerle donatıldığını ortaya koymaktadır.
Meydanlarda siyasal alanda partilerin ön plana çıktığı cumhurbaşkanlığı meselesinde ne kadar tarafsız bir cumhurbaşkanı seçebiliriz.
Hadi eski haline dönelim. İlk ve 2. Turda 367 milletvekili ile seçimi sağlanmakta eğer seçilemiyorsa da 3. ve 4. Turda salt çoğunluğu sağlıyan aday seçilirdi. Eski şeklin de aksaklıkları ortaya çıksa da konsensüs meselesi bazen ortaya çıkıyordu (Ahmet Necdet Sezer vb.) da bu taraflılığı ortadan kaldırıyordu. Şimdi ise konsensu aramak bile beyhude çünkü sayısal çoğunluğuna güvenen bir parti iktidarının devamını sağlamak adına buna yanaşmaz bile.
Bu konu neden geldi nereden geldim. Şunu görelim herşeyden önce başımızda TSK’yı ve milletimizi başkomutan olarak temsil eden bir cumhurbaşkanlığı yapılanması var ve hepimizi temsil ettiğine inandırıldığımız kişi son aylarda ortaya çıkan hükümet ile noter çalışması gibi uygulamalar yüzünden. Hukuçuların açıkça anayasaya aykırı gördüğü HSYK değişikliğini internet sansürü getiren yasayı ve son olarak da devleti açıkça MİT’e bağlıyan yasa değişikliklerini onaylayarak tarafsız konumunu göz önüne sermiştir.
Halkın tepkisini minimize etmek adına savunmaya geçiyor ve bazen diyor ki ben yasama aşamasında bazı şeyleri düzelttim ya da hukuki mesele olduğu için anayasa mahkemesi bunu incelesin sözleriyle yanlışları savunan sözler sarfetmiştir. Kusura bakmasın da orası bostan korkuluğu değildir ve halkın adalete inançlarını sarsacak eylemlerde bulunma makamı değildir.
Kusura bakmayın orası hepimizi temsil eden makamdır ve devletin en üst organıdır devleti, anayasayı ve kanunları siyasal iktidarlara karşı korumak adına vardır. Kimse orayı siyasal amaçları uğruna kullanma hakkına sahip değildir
Cumhurbaşkanlığı sorumluluk makamıdır anayasa tarafından yaptıkları ve resen imzaladığı kararlar üzerinde sorumsuzluğunu sağladığı için.
Hiçbir makam ve mevki sadece vatana ihanetten yargılanmıyor bunun anlamını bir kez daha düşünelim.
Ne yapılabilir peki. Herşeyden önce şunu belirtelim ki halkın seçtiği bir başbakan ve halkın seçtiği cumhurbaşkanı hukukun pratiğine aykırıdır. Çift başlılık derler buna. Siyasal alandan meydanlardan seçilmiş iki makam birbiriyle atışma ve devlet güvenliğini zaafa düşürme sorunu vardır. Önerilerimi sıralayayım.
-Halkın seçtiği cumhurbaşkanı uygulamasından vazgeçilmelidir.
-Cumhurbaşkanı partilerin uzlaşacağı kişilerden seçilmelidir.
-Meclis tarafından seçilecek cumhurbaşkanının tarafsızlığını ve her kesimi kucaklaması adına seçilmesi için gerekli oy çoğunluğu arttırılmalıdır mesela en az üçte ikisinin oyu aranmalıdır.
-4 tur sonunda seçilememesi halinde meclisin feshedileceği meselesi orttaya tekrar konmalıdır.
-4 tur içinde seçilmesi için de gerekli önlemleri almak partilerin uzlaşı sağlaması için seçimlerde partilere yapılan devletin yardımının kesileceği ya da azaltılacağı gibi hükümler ortaya konmalıdır.
Pratikte mümkün olmaz belki ama son cumhurbaşkanımız ile gördük ki atı alan üsküdarı geçiyor. Cumhurbaşkanının onayladığı mevzuat değişiklikleri anayasa mahkemesi iptali ile ortadan kaldırılana kadar hükümetin uygulamaları başlıyor ve kısa bir süre de olsa hukuksuz bir düzen ile yönetildiğimiz anlar oluyor.
Bunu önlemek adına anayasa ve mevzuat değişiklikleri önleyici olmak adına hukuksuzlukların ortaya çıkmaması adına mevzuat değişikliklerinde anayasa mahkemesi ya da benzer kurumların onayından geçirilmeli ve bağlayıcılığı sağlanmalıdır.
Daha fazlası için turkcegorus44.blogspot.com.tr adresindeyim.