Sanırım her zaman en iyisi yaşamak için kendimizi parçaladık. Bilinmeyen yollarda attığımız emin adımlar sayesinde hiçbir yere varamadık. İleriyi düşündük, gittiğimiz yer geriden bir adım öndeydi. Takıntılarımız sayesinde başka insanların takıntıları haline geldik. Kendi kendini yiyip bitiren bir insandan bahsediyorum. Parçalanmış gülüşler, unutulan dünkü sözler, tutulmamış yeminler. Boşa çabalar. İnsan. İnsan olmaya çalışan, ve insanlıktan çıkan.
Nefret duygusu ve kin sonumuzu getiriyor.
Herkes birbirinden korkuyor lakin kimse bir şey yapmıyor. Pusup oturuyor veya kendi ateşinde kavruluyor. Farkına varamadıkça daha da adımsızlaşıyor.
Neden?
Suçu birazda kendimizde aramalıyız. Elimizde olan suç dünyalara bedel. Bir insan yaşamına bedel. Ah feryatlar. Artık kaymaktan vazgeçen yıldızlar ve bir yanda açıkta bekleyen varoluşlar. Beden bulmuş umutsuzluklar ve ruhsuzlaşan insanlar. Belki de mutluluk saniyelerden bile daha kısa sürede gelip çalar kapını. Çalınacak bir kapı olsun da.
Tık tık tık!
Sanırım mutluluk geldi Alirıza.
Ne yapmalıyım?
Kapıyı aralık açmaktan başka bir şey yapamıyorum. Korkuyorum. Nasıl tamamen yüzüstü açabilirim onu?
Alirıza?
Al işte yine sustu bu. Kapının sesi azalıyor. Etrafta gördüğüm beyazlık yerini siyaha bırakıyor. Birisini kaybetmek mutluluğu mu yok ediyor? Bir karamsarlık yerini alıyor. Güvensizlik. Alirıza? Sana sesleniyorum.
Kafamın içi ile konuşmaya çalıştıkça daha da kararıyor ortalık. Sanırım Alirıza bugün yok. Yardım beklemek bana göre değil. O zaman otur dinlen bugün. Sanırım mutluluk sana göre değil Alirıza. Sen nankörsün, bencilsin. Mutluluk sana göre değil. Hakettiğin parçalanmış bir gülüş, unutulan sözler ve tutulmamış yeminler. Seni besleyen bu kötülükler. Hayatta bunlardan çok var Alirıza. Sadece kaldır kafanı ve yaşa. Ama sakın onlardan birisi olma.
1 comment
Çok güzel olmuş