KARGA
Küçüklüğümden beri bu isim bana hoş olmayan şeyleri hatırlatırdı. Sevimsiz, kötü sesli, aykırı, korkutucu. Her an gözlerimi oyabilecekmiş gibi hissederdim. Yakınındayken hep çekinirdim. Bir çok kız arkadaşımın yanında olduğu gibi…
Neden karga sevimsiz gelen bir kuştu benim için? Aslında cevap basit. Diğer kuşlar çok güzeldi. Karganın sevimsiz olduğu yoktu yoksa. Sonuçta diğer kuşlar renkli renkli aheste aheste süzülüyorlar havada. Rengarenkler ve mest ediyor insanı o küçücük kuşlardan çıkan o ses. Şakıyorlar resmen.
Kısaca insanın duymak ve maruz kalmak istediği herşey var bu fazla sevimli canlılarda. Ben de sevmiyor değilim bunları. O zaman bu da beni insan yapar. Neyse.
Ama karga öyle mi? Hızlı ve ihtişamlı bir şekilde uçar, iner. Görüntü olarak da aykırıdır o sevilen kuşlardan ses olarak da. Çirkin ve korkunç görünür, sesi tüyler ürpertir ve hatta kulakları tırmalar, gürdür. Öterse duyarsın.
İnsanız sonuçta kargayı sevmeyiz çünkü görmek istemediğimiz şeyleri görürüz onu görünce, sevmeyiz çünkü duymak istemediğimiz bişeyler çıkar o kuşun o ürpertici siyah tüylerle kaplı gövdesinden .
Peki sadece bu karga için mi geçerlidir ? İnsan, nerde aykırı bişeyler görse hemen nefret edip uzaklaşmaz mı, korkmaz mı? İstemediği şeyleri söyleyen, yani duymasına sebep olanlardan her bi kelime de daha da uzaklaşmaz mı? Sırf istediklerini söylemediği için.
O yüzden karga gibi hissediyorum ben de. Kendi dışında bişey olamayan, aslında olabilecek ama olmak istemeyen, insanların ne duymak istediğine bakmadan kendi bildiğini söyleyen ve bu sebeple de onu anlayan insanlar dışında diğerlerinin kaçmasına sebep olan o kargadan ne farkım var benim.
Belki de bir önce ki yaşamımda insanlara sırf kendi oluşuyla korku salan bir kargaydım . Bu yüzdendir belki de benden olana sevgim.