Artık yollar yılları birbirinden ayırdı; geldiğin o gün gibi değil yaşayan ben… Gittiğin günler geldiğin o aşk dolu günün ağzını burnunu kırdı ya; ben tımarhanede bir deli; sevmelere yenik düşüp, sevmelerin saçını çeken… Çok sevdim be sevdiğim; öyle çok sevdim ki aşk çorbası içtim; iyileşmek dururken hasta düştüm sanki. Öyle çok sevdim ki bütün şarkıları ezberlerken sensizliğe yenik düşüp ezberlerimi şaşırdım sanki.
Artık çok uzun seneler geçti o günden beri. Sen, başka masal kızlarının çok taze prensi… Yaşlanıyoruz vakitler bizi bizden bölüp, bizimle çarpıp bizden ayırdıkça. Hayatım boyunca yanımda hep sen kal istedim. Nefesim son nefes olarak değil aşk nefesi olarak verilsin istedim. Ne çok şey istemişim… Bugün gelişinin yıl dönümü. Sen bilmezsin bugünün benim için önemini; sen bilmezsin sensiz tarihlerle kendimi kendimden çıkardığımı…
Yine bugün gelsen. Yıl dönümünün hatırı misali. “Mikrop, gıcık, yine mi çıktın karşıma sen?”desen ama karşına çıktım diye Mutlu olduğunu hissetsem. Ölümlerden ölüm beğenerek son seçenek olarak yokluğunu seçtim. Yokluğunun uçurumu iyi gelir bedenime; ruhumu da atarım bir arabanın önüne, otostop sensizliğin tecavüzü olarak geçer haberlere.
Seni çok sevdim be sevdiğim; mevsimler birbirini kovaladı körebe oynayan çocuklar gibi. Yine, hep sensizim. Sevemiyorum başka birini; hissedemiyorum. Kalbim hızlıca atmayı unutmuş, öylece yaşıyor gibiyim. Tek sen, hep sen, sadece sen diyerek ölmek talihi konmuşsa alın yazıma; hep sen, tek sen, sadece sen ol yanımda.
Çok ama çok sevdim be sevdiğim; o günden çok, yarından az… Çok ama çok sevdim seni. Giderek gittim senden, bir daha evet der misin benli günlere? Hayır’lar konsun gönül yuvana; hayırlısı olsun. Sen gelmeden de severim be sevdiğim; geldin diye değil; sevdim diye sevmiştim zaten…
Dilara AKSOY