Ölüm fikrine en yakın olduğum yerdeyim. Siz de öyleyseniz okumayın lütfen. Diğer hiçbir şeye odaklanamadığım için yazmaya karar verdim. Ve üzgünüm ki bu sefer bana yardım edecek çok az kişi var. Çünkü benim şu anda başlattığım fiziksel ve psikolojik her sorun dalga dalga çoğalıp birçok kişiyi de öldürebilecek güçte. Yaşadığım her anın bir öncekinden daha zor gelmesini engellemek elimde değil. Sadece hafifletebildiğim yani şöylesine bi nefes alabildiğim anlar var. Yemek yemek dünyanın en zor faaliyeti olabilir mesela. Beynimdeki düşüncelerin baskıladığı yutma mekanizmam özellikle sabahları beni kusturacak vaziyete geliyor. İşin açılabildiği noktaysa duygularımı düşüncelerimin önüne koyabildiğim nokta. Yani yoğun hüzün veyahut yoğun mutluluk yaşayabildiğim an düşüncelerimin yarattığı baskıyı hafifletebiliyor ve fizyolojik ihtiyaçlarımı duyumsayabiliyorum. Yorulduğum noktaysa kendimi oyalama çabam. Bu çaba bazen o kadar sonuç vermiyor ki ağlama krizleri titremeler mide kasılmaları ve soğuk terlemeler yaşıyorum.
Bu krizlerin sebebi dönem dönem hep farklıydı ve burnumun ucundaydı. Yakınımda olan insanlar inanamazken gerçekten yakınımda olan insanlar korkup ne yapacaklarını şaşırmıştı. Annem ve babam kabullenmekte çok zorlanmıştı. Bunun benim elimde olabildiğine o kadar inanıyorlardı ki çabamı zayıf görüyorlar, sonu bağırışlar ve ağlama krizleriyle bitiyordu. En nihayetinde yine böyle bir dönemdeyim. Ama bu sefer gerçekten farklı çünkü yaşadığım psikolojik gerilim şuan bütün dünyanın en az benim kadar yaşadığı bir travma. Evlerden çıkmamamıza bile sebep olabilecek bir virüs sanki distopik bir romanın içine fırlatılmış hissi uyandırıyor. İzlediğim ve okuduğum birçok olgu kafamdaki düşünceleri sabit tutup bir ucundan sıpıtıp atmama engel oluyor. Sanki elimden kayan milyonlarca denizanası gibi beynimde sıkışmış düşünceler öyle zehirli ki yavaş yavaş beni yiyor.(…)