İçimde beş yaşında bir çocuğun heyecanıyla yaşayan bir kadınım. Salıncak gördüğünde heyecanlanır o çocuk. Bindiğinde ise gökyüzüne ulaşacakmış gibi hisseder, yüzünü okşayan her rüzgarda. Bir çikolatayla mutlu olan bir kadınım. İçindeki çocuğu hiç büyütmek istemeyen, onun heyecanıyla yaşamaktan zevk alan bir kadın…
Bir anneyim. Evladı karnındayken sadece sağlığı için geceler boyu dua eden. Önce sancılara sabreden, kucağına aldığında kokusunu içine çekip şükreden, sonra geceler boyu uykusuz kalan, bebeği kucağında uykuya daldığında derin nefes alan bir anne. Ne zaman yürüyecek diye düşünen, yürümeye başladığında düşmesin diye bebeğinin peşinde pervane olan bir anne. Her kelimesinde mutlu gülüşler bırakan güzel bir bebeğin annesi. En güzel yaşlarımda bana hissettirdiği güzel duygular için şükür eden bir anne. Anne olarak yaşadığım için gerçekten mutlu bir kadınım…
Bir annenin evladıyım. Yıllar geçse de sen büyüdüm desen de hiçbir zaman annemin gözünde büyümeyen bir evladım. Kötü olduğunu hisseden, acaba nasıl diye düşünen, endişelenen bir annenin evladıyım. Kucağıma bebeğimi aldıktan sonra annemin parçasıyım, can parçasıyım diye hissettiğim bir evladım. Gözyaşlarımı ve gülüşlerimi paylaştığım bir annem olduğu için şükür eden bir evladım. Bir babanın evladıyım aynı zamanda. Hayatım boyunca beni koruyacağını bildiğim bir babanın evladıyım. Gelinliklerle evden çıkarken dağ gibi olduğunu hissettiğim; kalbimin hıçkırıklarla ağladığı o an da ardımda bırakmak zorunda kaldığım. Bu anı her hatırladığımda aynı duyguyu hissettiğim o dağ gibi adamın evladıyım. Böyle bir anne babanın evladı olmaktan mutluluk duyan ve şükreden bir kadınım…
İyi ki çocuğum, iyi ki anneyim, iyi ki evladıyım annemin ve babamın.
Bir ablayım. Küçük kardeşini şefkatle uyutmuş, onun sayesinde öğretmen olmanın hayalini kurmuş bir ablayım. Sevmenin her şeyden güzel olduğunu öğretmenin hayalini kurmuş bir ablayım. Daha küçücükken didişip durduğum, canını yediğim bir kardeşin ablasıyım; şimdilerde canciğer olduğum. Kötü olduğunu sesinden anlayabildiğim, her anında sarılamasam da onun için gözyaşı dökebildiğim bir kardeşin ablasıyım. Gülüşlerine de hıçkırarak ağlayışlarına da eşlik edebilen, her zaman nasihate ihtiyacı olduğunu düşünürken kendisinden akıl alabildiğim bir kardeşin ablasıyım. Hayatları boyunca mutlu ve huzurlu yaşasınlar diye geceler boyu dua ettiğim kardeşlerin ablasıyım. Tüm bunları abla olarak hissedebildiğim için mutlu bir kadınım.
Bir eşim. Henüz sevmenin ve sevilmenin ne olduğunu bilmediğim zamanlarda, bu heyecanları yaşamanın hayalini kurduğum zamanlarda, işte tam da beklenmedik bir zamanda tanıştığım o gencin eşiyim. Olmaz diye düşündüğüm, Allah’ım naip et bana aşkı diye dua ettiğim, kalbimin en güzel yerinden kıpırtılar hissettiren gencin eşiyim. Kalbimi emanet ettiğim, ruhumu adadığım o gençle birlikte yaş almakta, ömür geçirmekteyim. İşten eve dönüşünü hala aynı heyecanla beklemekteyim. Ne varsa paylaşabildiğim için mutluyum. Üzgün, sıkkın ve bunalmışken gözyaşlarımı; sevinçliyken gülüşlerimi, kahkahalarımı; sinirlerim bozukken surat asışlarımı, kıskançlıktan ettiğimiz fırtınalı kavgaları, her şeyi ne varsa her şeyi paylaşabildiğim için mutluyum. Kendisiyle sonsuzluğu istediğim bir adamın eşiyim. Bana kendim olmayı terk ettirmediği için, başkası gibi davranmak zorunda olmadığım için teşekkür ettiğim adamın eşiyim.
Ve sen, bu hayatta hangi sıfatla hangi vasıfla yaşarsan yaşa kendin olmayı asla bırakma…