Bir Çarşamba gününün içten soğukluğunda tanışınca iki insan
Biri diğerinden daha soğuktur
Böyle böyle bir ağaç doğar bir parkta
Şehrin göbeğinde bir parkta
Öyledir ki hiçbir insan dokunmaya layık olamaz köklerine
Çünkü insan gözüyle bakar
Ve gözüyle görür ne varsa
Olmayan her şeye bir ağaç dikilse
Misal bana bir ağaç dikilse
O zaman oluveririm
O zaman kanamaz elim
Bir Çarşamba gününün yağmurunda çığlık atsa iki insan
Biri o olur biri ben
Böyle böyle bir kırlangıç konar parktaki o ağaca
Mutluluğu ya o kırlangıç bilir ya da o ağaç
İki şey bir oldu mu
Bir defa bir oldu mu
Bir daha başka bir şey olmaz
Ve olan her şeye bir kırlangıç konsa
Misal bana bir kırlangıç konsa
Güneş batınca karanlık dağılır o zaman
İnsan bir başkasına ne çabuk alışıyor
İki gülümseme öpüşür mü hiç?
Öpüşür, hem de öyle böyle olmaz
Bir kırlangıcın kalbini kırar mı bir ağaç?
Kırarsa da yaşasın!
Bana hayatı böyle gösterdiler
Ben hayatı böyle gördüm
İşte böyle yaşanır hayat!
Kimin kimsenin olmadığı sokaklarda
Çayı kahveyi fincanlardan
Aşkı da insanlardan
Öğrendikçe öğrendikçe
Başka türlüsü olamazdı
İnsan kalbi pas tutar mı?
Tutarsa da yaşasın!
İşte bir Çarşamba gününün meydanında sesi soluğu kesilirse iki insanın
Biri hep daha fazla
Hep daha fazla
Ama hep daha fazla durur o meydanda
O meydandaki her şeye bir kadeh şarap içilse
Misal bana bir kadeh şarap içilse
Geldiğim yere ancak böyle dönerim