-Cevap bekliyorum?
+Neyin cevabı bu?
-Neden gittin?
+Nasıl yani?
-Neden bırakıp gittin?
+Sen ondan bahsediyorsun. Bazen sebebini dahi bilmediğin bir şey için çekip gitmek gerekir. En azından kimse doğru ya da yanlış diye yorum yapmadan.
-Gelmeyecek misin geri?
Sonrasında bir sabah kahvesi.. Akşam küllükte birikmiş sigara izmaritleri.. Bir sigara yaktım. Haklıydı. Haksız olan her şey üzerime gelmeye başlamıştı. Fakat derin bir tutku.. Bundan kimseye bahsedemiyordum. Ergen bir cinsel kimlik bunalımı gibi bir şeydi. Hışımla dışarı attım kendimi.
Yalnız oturuyordu. Sadece onu izleyip bir tane bira içiyordum. Öyle güzel bir akşamüzeri olamaz gibiydi. Motor kaskını yanına koydu. Bir tane bira söyledi. Bir de bira tabağı.. Çevreyi izliyor, Çantasından çıkardığı kitabını okuyordu. Sonrasında derin cümleler içinde bende yer edecek bir cümle ile başlamak istedim.
“Kokun dedim kadın.. Kokun çok tanıdık geliyor”
Duymuş olmalı.. Aramızda iki masa kadar bir mesafe var. Müzik çalmıyor, ikimizden başka da kimse yok. Biraz utandım önceleri farkedince beni. Sonrasında oturmaz mısın diyecek oldu, ben önce davranıp oturmuştum zaten. Adını soracak oldum, adını zaten hatırlıyordum. Sanki geçmişten geliyor gibiydi. Bir ara kendime gelir gibi oldum.. Garson birer bira daha getirdi. Çok vaktim yoktu. Kalkmam gerekiyordu. Biraları yarım bıraktık ve kalktık. Bir saat sonra kahve içeceğimize dair sözleştik ve gittik.
Akşam oluyordu. Orta alırım dedi, ben de orta söyledim. Alabildiğince İstanbul..
Bir ara sabah gibi neden gittiğimi düşündüm. Aklıma düştü. Bu tuvalet molaları hep mi böyle oluyor? Cevap bulamıyordum ancak iyi yaptığıma dair bir şeyler hissediyordum. Sanırım cevabını bulmuştum. Uzun bir süre sonra ilk defa böylesine hissediyordum. “Derin bir tutku.. ”
İlişmek ilişkiden olmasa gerek diye düşündüm. Kahvem buz gibi olmuştu, Onun da canı sıkılmıştır diye düşünmeyi bıraktım. Yanına gittiğimde sıkılmış olduğundan ziyade beni bekliyor olması dikkatimi çekmişti. Bir de duvarda asılı olan imzalı “Moğollar” posteri.
Kadın.. Çok kadın tanımamıştım hayatımda.. Ölüm kadar sessiz bir hava oluştu. Kadın kelimesini sesli söylemiştim. Hissetti sanırım. Eli elime değdiğinde Moğollar posteri dahi hiçbir şey kalmamıştı aklımda. Dudaklarında şehvet değil aşk vardı. Hepsinden ötesi vardı bir de.. “Kokun dedim kadın.. Kokun çok tanıdık geliyor” Kayıplar birinin yanında iken geçen dakikalar mıdır? Yoksa dakika kayıp olmaktan mı çıkmıştı. Tekrar ettim bunları.. Ellerimi aldı.. Hepsinin cevabını alacaksın der gibiydi. Zaman dedi.. Olur dedim.. Bekle dedi..
Geç olmuştu.. Kalkma vakti.. En sevmediğim anların başında geliyordu. Gitmekle gitmemek. Hani kapı eşiğinde yapılan, süresi içeride oturmaya eşit miktarda olacak komşu uğurlama muhabbetleri.. Bu defa hoş olmuştu içim. Evinin sokağına bırakmaya gittiğimde Çarşamba günü kahve içer miyiz diyecek oldum.
Sonra kendiliğinden çarşamba oldu..
Eve dönerken aklımda tek bir şey kaldı.. Geceden Çarşamba’ya kadar..
“Kokun.. Kokun çok tanıdık geliyor”
Kutay Yücelen
21.09.2015