Bazı yaralar kapanmaz. Kanamaz, kabuk bağlamaz ama kapanmaz. Buna yetim kalışlarımız, terk edilişlerimiz, siktir edemeyişlerimiz örnektir. O yaralardan geriye enkazlar kalır. Kimileri o enkazlarla konuşur. Ben konuştum mesela. Sancılı zamanlarımdan kalan enkazlarımla konuştum. Uyandığımda, uyuyamadığımda, yemek yerken, dersteyken, aşık olurken, sevmeyi beceremezken yani tüm “ergen sancılarımda” ve “evcil acılarımda” yanımdaydı enkazlar ve konuştum onlarla. Onlarla konuşurken hayatı kaçırdım bazen. Bu yüzden uyuyamadım, kilo verdim, sevemedim, dersleri ektim, bazen sadece eğlendim. Eksik zamanlarım oldu üstünü daha da eksilerek kapattım. Oysa acılarımız da, yaralarımız da bir. Çünkü ben konuştum onlarla…