Deniz kenarında kaçıncı oturuşum bilmiyorum ama hangi dalga seni getiriyor onu anlamaya çalışıyorum.Mavilikler beyazlıklara dönüşürken,sular köpüğe,ben yok oluşa.Ne diye geldim,ne diye vardım bu sonsuzluğun ucunda.Kumsallara,başlangıç noktalardı derdim.Her denizin ve herkesin.Üzerine basılan kum taneleri kadar geçmişime lanet ettim.Ve seni yine aynı kum taneleri kadar sevdim.Sana ihanet ettim.Dünyanın tozlu,soğuk tarafında üşütenlerindenken,tutup koca gökyüzüne sevgi besledim.Nefesini çaldım.Yaşamak için çürüdüm.Bunu için çok ağladım.Dünyaya benzedim.Bir tarafım zifiri kaldı.İnan ki ben de istemezdim.İnanmadın.Zaten inanmamalıydın.Kumsalda otururken dönüp arkama baksam da deniz hışırtısını duyuyorum.Sen de öylesin artık.Başımı çevirip,geçmişe bakınca sesinden başka bir şey duymuyorum.Geldiğin gibi gidiyorsun.Oysa ki düşmanım değildin.Sen ne ara,düşman cümlelere girdin.Sen benim hiç olmadık kapa aralığımsın.Beklenmeyen rüzgarla açılan kapılarım.Ve bir rüzgar;gelip-geçici ve yıkıcı.Uçtuğum gökyüzünden döndüğümde onca ottan topladığım yuvam yıkılmıştı.Rüzgar diye sana mı kızayım.Sen sadece yönü değişen bir rüzgardın.Ben senin esintili halini sevmiştim.Saçının kendi dünyanda dağılışını.Şimdi tam sen gitmişken konuşmam kime ihanet? Geçmişime mi geleceğime mi? Bazı geceler,karanlıktan fazlası,hayır yıldızlardan bahsetmiyorum.Bazı geceler umutlu.Yani gece gökyüzünün fondoteni.Aslında gece kentin fondoteni.Gece kentin ceketi,soğukta sarmalayanı.Ve bir gece soğuksa,geçmişinin boşluklarından.Herkes bir açığı kapatmaya çalışıyor ancak herkes açık kalıyor.Benim nefesim,bu kadar hava birden hücum ediyor diye mi kesiliyor? Terk edilmiş şarkılarla uğurla beni.Tüm gece yatağımda kıvranırken bunu düşündüm.Perdelerimden geçmişim akıyor.Dışarıdan engellemeye çalışırken tüm yaşanmışlıkları üzerine yapışan pislikleri akıtıyor.Ayak uçlarıma.Koca kent bana küsmüş,her köşebaşı anılarla dolu.Saklayamıyor.Yok etmiyor.Olanca varlığıyla duruyor duvarlarda,kaldırım taşlarında.Kalkıp bir şehire kafa tutuyorum,kalkıp bir hayata kafa tutuyorum.Deniz kenarında bir kum tanesiyken kalkıp okyanusa kafa tutuyorum.Bir dalgalık işim var da,deniz bana merhamet ediyor.Hayat bana merhamet ediyor.Senin etmediğin kadar.Umut neden deme,umudu yok eden de sensin,sana olan inanacımı hayata kanalize eden de.Merhamet neredeyse oraya aktı nehirlerim,ve hiç haketmeyen toprakları aşındırdı damlalarım.Ve hiç olmayacak denizlere karıştım.Ve benim canımın yanığı şuydu ki ben artık nehir değil,denizdim.Biraz sonra deniz değil,okyanus olacaktım.Ve biraz daha geçerse ben değil,iyice hiç olacaktım.Yok olamama ramak kalmıştı.Son bir nefesim kalmıştı.Soluğumu kesecek binlerce şey vardı,bunların arasından seni seçmek büyük şanstı.Belli ki tanrı yavaşça ve acıyla ölmemi istiyordu.