Kalbime sığmaz hatıralarım vardı; bulduğumu sanmıştım. Ne bilirdim mucize fakiri olduğumu? Sen yolu çıksa ben yolu sana uzanacak sanırdım. Gittim. Kalbimden parça parça dirhem dirhem vurularak nefes alamayarak gittim. Bu aşkta ben hakkı kalmadı ikimize de; sonsuz sevmek hakkım olsa yine de bittin. Güneşin bana gülümseyeceği günleri bekleyeceğim, hep mi kara bulut dolar yürek? Hayır, asla. Bunu hep inkâr edeceğim.
Mucize fakiriyiz. İnanıyorum hayata, istersek; çalışırsak onu kazanabiliriz. Biliyorum, artık kendinden başka umut yolu yok içimdeki bu sancının. Tek başına yaralarını Söke Söke hayata adım atarmış insan. Ben de yürüyeceğim, önce canım yanacak; yaralar hemen kapanmaz ki, sızlayacak. Sonra bir daha adım atacağım, sonrası sonra… Mucizeleri kazanacağım. Elbet bir gün ben de mucize zengini olacağım. Fukara aşkıma bakacağım öyle uzaktan, “baştan yanlıştı” diyeceğim ve bir daha bir daha demek mümkün olmayacak.
Sızlıyorum; fırtınanın güneşe rakip olası geliyor. Yağmur döşüyorum mevsimimin en güzel yazına; kanıyorum, kalıyorum. Yeniden güçlenebilmek umuduyla yaralarımı ısırıyorum. Can yanmadan can uslanmaz biliyorum. Mucize fakiriyiz; Allah rızası için bir ekmek parası diyen fakirin sadaka dilenmesi gibi… Allah rızası için bir mucize; iyileşmek için, yeniden dimdik durup nefretle aşk sakıncasına, kör müptelalığıma sövebilmek için!
Dilara AKSOY