Bir ayağı çukurda, hayallerimin ölüm döşeğinde olduğu zamanlar vardı. Son isteğin nedir sorusuna, sadece mutlu olmak istiyorum diye, dilinden döktüğü, sonun başlangıcın da sözler.
Mutlu olmak..
Oysa bir tebessüm etmenin bile sadaka olduğu bu dünya da neden insanlar kalpler de kırıklık olmayı seçti ki. Neden gülmenin, hayat kurtardığı bu devir de, yol kenarında bir başına oturup kaldı insanlar. Bir dilencinin “Allah rızası” için sözünde ki muhtaçlık duygusu gibi insanlar da birbirine mi muhtaçtı?
Eli ayağı tutmayan duyguların, ayağa kalkma gücü “insan” denen mahlukta mıydı? Dermanı kalmamış yarınların aksak yürüyüşüne baston tutan eller o yabancının elleri miydi?
Oysa güçlü olmak için bir insanın varlığıyla var olmaya çalışmak, kendine yapmış olduğun haksızlık olmaz mıydı?
Güç sendeydi güç içinde saklı olan bir cevherdi…
Elif Karabulut