Yeryüzünde iki kutsal haykırış, ölüm ve bağlılık…
İnsanoğlu tarih boyunca bu iki hastalıktan kurtulamadı.
Ölüm, elimizde olmayan avucumuzun içinde ki son çizgi…
Ölüm tektir, kesindir, çaresi yoktur. Sarhoş bir şoför gibi nerede patlayacağı belli değildir.
Bazen ölümü yolcu taşıyan arabaya benzetiyorum. Kiminin ineceği durak yakınken kimi uzaklarda iner.
Kesin bir şey ise nerede ineceğimiz değil, arabayı terk edeceğimizdir.
Ya bağlılık…
Kime, neye, nerde, ne zaman bağlandığımız belli mi?
Bazen işimize bağlanıyoruz bazense bir afyona bazen bağlandığımız bir kadın oluyor.
Peki, bağlılığında ölüm gibi son bir çizgisi var mı ?
Vardır.
Bazen hayal kırıklığıdır.
Bazen tutularımızın gücüdür.
Bazen ölümdür.
Bazen ise unutmaktır.
Sizler bağlanmaktan korkuyor musunuz ?
Bu elde mi ? Bağlanmamak.
Hayır.
Bağlanmaktan kaçmak, Vodoo büyücüsünün elinden ölümsüzlük iksirini çalmak gibidir,zordur. Belkide kendi çarpılıklarımızın kölesi olduğumuz için bizde olmayana hayranlığımızdan dolayı bu kadar zordur.
17 yaşında kumar masalarına bağlandım.19 yaşında cigaraya bağlanmıştım.23 yaşında bir kıza bağlandım.Kurtulamıyordum.Kumar masalarını terk ettiğimde yaşım 23’dü.Genç yaşta günahı koynuma sokmuştum çünkü fazla kazanmak şevhet kokuyordu, burnumu tıkayamamıştım.Altı yıl sora masaarı terk ettiğimde elimde kalan sadece buraya yazabileceğim birkaç satır cümle ve pişmanlıktı.Tutkularımın esiri olmuştum.Tutkularım ne kadar büyüdüyse o kadar çok bağlanıyordum.İçinde bulunduğum tutku aynı zamanda bağlılığımın da çizgisiydi.O tutkular ne zaman bitti işte o zaman masalara ve kuponlara el salladım.Vicdanım yine rahat değildi, kendimi yaşadığım şehirde, işlediğim günahlar ve bağlılıklardan dolayı kirlenmiş hissediyordum. Kurtuluş yolu, yaşadığım şehirden gitmekti.Ailemden ve arkadaşlarımdan ayrıldım başka bir şehrin yolcusuydum.Bağlılıklarım bu şehirde de devam etti ta ki aşık olana kadar.Bu kadar çok bağlılık benim gibi bir insana fazlaydı.
Aşık olduğum kız bana benzemiyordu. Bende olmayana bağlanmıştım ama onu kendime bağlayabilmek için hayatımın en büyük hatasını yaptım.Onun gibi davranmak.Oysa bu zamana kadar okuduğum romanlarda aşkı, farklılıklar belirliyordu.
Tutkulanmıştım,aşıktım.Kurtulamıyordum bundan.
Yazarında dediği gibi “herkes biririne benzeseydi kimse aşık olmazdı.”Biliyorum ,bununu okumadınız ama ben bunu size anlatabimek için okudum.
İki çift, puzzele parçaları gibidir.Birbirine benzeyen parçalar asla bir bütün oluşturmaz o yüzden sana benzemeyeni seveceksin, seveceksin ki birbirinizi tamamlayabilesin.
Aşık olduğum kız bağlanmaktan korkuyordu.Beni hayaline almaktan bile korkuyordu.Hayaline alamadığı için hayatınada alamamıştı.Buna anlam verememiştim ama kopamıyordum.O korkuyordu.Bir şeyi çok isterseniz ve her isteyişte o şey sizden bir adım daha uzaklaşırsa eğer istediğiniz şeye o adım kadar çok bağlanırsınız.
Bağlanmaktan kaçmak, Vodoo büyücüsünün elinden ölümsüzlük iksirini çalmak gibidir,zordur. Belkide kendi çarpılıklarımızın kölesi olduğumuz için bizde olmayana hayranlığımızdan dolayı bundan kaçamıyoruz.
Acı çekerim diye bağlanmaktan korkuyoruz işin ilginç yanı bu korku bağlandıktan sonrada devam ediyor.Bu kez acaba o acı çeker mi diye korkmaya başlıyoruz.
Tanrım bu korku neden peşimizi bırakmıyor ?
Neden herşeyin bir bedeli var ?
Bağlılığın bedeli korku mu ?
Bağlılık, teslim almak için teslim olmak mı ?
Hayat da garip sorular var.Ben sorulara sevdiğim kadın kadar aşığım.Çelik bir yumak gibi bu bağlılık bedenimi ve ruhumu sardı.Bu tutkuyu anlatabilmek için yüzünü ve rengini şu yazıda hayal etmek de yetmiyor.Garip bir şekilde hayat akıp gidiyor.Ellerini tutmuş niceleri geliyor,gidiyor.