Olumlu veya olumsuz düşünmek bir madeni paranın iki yüzü gibidir, yazı gelmesi ya da tura gelmesi paranın değerini asla düşürmez. Mesele çoğunlukla bizim bakış açımızla ilgilidir. Olumlu diye tabir edilen popüler tabirle pozitif düşünmek içinde bulunulan sıkıntı veya düğüm olmuş bağı daha kolay çözmemize yardımcı olan en önemli etmendir. Hatta bu sıkıntı, engel, badire adı her ne olursa olsun o an çözüm yolu olmasa bile süreç diye tabir ettiğimiz katlanma süresini daha iyi yönetmemize ve kabul edilebilirlik kat sayısının daha fazla olmasına yardımcı olmaktadır. Olumlu düşünmek kış mevsimini yaşamana rağmen yaz mevsiminde çiçek açacağını umut ettiğin gül fidanına su vermeye benzer. O an da hiçbir şey olmayacağını bilirsin ama yine de zihninde o güllerin kokusunu hissedip duyumsamayı seçersin. Olumsuz düşünmek ise, tüm güzelliğine ve muhteşem kokusuna rağmen kendine gülden nefret ettiğini söyleyip bunu da yine kendine kabul ettirmek gibidir. Zihnimiz mevcut düşüncelerimizi bize kanıtlamak için var gücüyle çalışır. Aslına bakarsanız nasıl düşünürseniz düşünün sonunda haklı çıkacağınız kesin gibi…
Olumlama yapma, zifiri karanlıkta kalsak da birazdan bir kapı açılacakmış ve içeriye inanılmaz bir ışık huzmesi girecekmiş gibi hissettirebildiği gibi o karanlıkta nasıl yaşamamız gerektiğini de bize öğreten bir kılavuz gibidir. Buna mevcut şartların birbirine uyumlanması da diyebiliriz.
Peki, olumsuzu yeniden tanımlarsak! Yani negatif saydığımız bazı kelimeleri duyumsadığımızdan farklı bir şekilde ele alırsak elimizde salt olumludan başka bir şey kalmaz mı? Şöyle de sorabiliriz. Negatifin pozitif özellikler kazanabilmesi için nasıl düşünmek gerekir?
Gelin bazı sözcükler üzerinden bunu gerçekleştirmeye çalışalım.
Yakınma; Her fırsatta içinde bulunulan durumdan şikayet etme, hayıflanma, sızlanma durumudur. Eminim böylesi bir durumla karşı karşıya kaldığınız zamanlar olmuştur. Bütün iletişim kanallarının kapatıldığı sadece kendine odaklı olmanın yan etkisidir yakınma. Sürekli olarak birincil ve biricik kendiliğinin zarar gördüğünden, yapılması gereken ne varsa yapıldığından ancak bir sonuç elde edilemediğinden ve tüm bu kaybedişlerin bir başkası tarafından bilerek, isteyerek ve kasten gerçekleştirildiğinden dem vurulduğu bahaneler kumkuması…
Kişi yakınma esnasında bu durumu ona yaşattığını düşündüğü dış etmenleri adeta karşısında görüyormuşçasına suçlayarak serzenişlerini birbiri ardına sıralar. Genellikle o diye tarifi yapılanın bir birey ve aynı zamanda şikayet edilecek kadar yakın olması olayın daha ateşli bir şekilde savunulmasına neden olabilir. Bu arada yaşanmış olayın haklı ya da haksız tarafında olmanız, içinde bulunduğunuz yakınma halinin şiddetini değiştirmeyecektir. Olayı yaşattığı söylenen kişinin değer atfedilecek kadar yakınında tutulan kişi olması durumu daha da çıkılmaz hale getirebilir. Zira kişi en çok kaybetme korkusu yaşadığı ile çekişme işindedir. Yakınma eylemi zamanı kötüye kullanmak ve boşa geçirmektir. Problemin tanımlanmasını sağlayan olay ile o problemi yaşatan neden bu sıkıntıyı yaşayan birey açısından o zamanı yeniden ve aynı yoğunlukta tekrar yaşamasına sebep olur. Bu aynı zamanda bir iletişim problemidir de. O halde olumsuz bir eylem olan yakınmayı tekrar tanımlarsak, olay yaşanırken tatmin edilemeyen duygunun olayı yaşatan kişiye doğru bir şekilde anlatılamaması, karşı taraf açısından gerçek hissin doğru anlaşılamaması ve bunların sonucunda zaman kavramının doğru yönetilememesi tüm bu olumsuzun oluşmasına sebep olmakta gibi gözüküyor.
Nefret etme, kıskanma, kontrolsüz öfke, gücenme…Tüm bu olumsuz duygular öteki üzerinden tanımlanan ama zararının en çok bu duyguların içinde bulunan kişiye verildiği negatif diye tabir ettiğimiz duygulardır. Örneğin nefret; Sizce daha çok kime zarar verir? Ya da bir öteki olmadan kıskançlık tanımlanabilir mi? Peki ederinden fazla öfke anında zihniniz hala size mi ait?
Öyleyse asıl zararı kişinin kendine olan olumsuz duyguların tarafımızca olumlu hale getirilmesi ve tekrar tanımlanması şart!
Birde soruları şöyle düşünmeyi deneyelim. Nefret etmek aynı zamanda diğeri ile yakınlık kurmaya çalışmak, kıskançlık bir sınır ihlali, Öfke yetersizlik, gücenme ötekine yüklenilmiş abartılmış değer.
Olumsuz bir duyguyla karşı karşıya kaldığınızda;
Öncelikle derin bir nefes alın ve en az 5 dakika bu duyguyu ve size yaşattıklarını düşünün. Hâlâ devam ediyorsa o duyguyla aranıza bir mesafe koyun.
Duyguyu nesnelleştirin, hatta görselleştirmeye çalışın. Bilinmezin çekim gücü bilinene göre daha fazladır sakin unutmayın.
Derin bir nefes daha alın ve sizin kötü hissetmenize neden olan görselleştirdiğiniz duygunun üzerine üfleyerek uzaklaşmasını sağlayın. Tıpkı gökyüzünde uçarken yerde olan tüm nesnelerin karıncalar gibi görünmesi örneğini kullanabilirsiniz.
Sizi kötü hissettiren duygu nasıl da minicik bir hale döndü öyle değil mi?
Artık olumsuz duygunuzu istediğiniz gibi şekillendirebilir, yapılandırabilir ve tanımlayabilirsiniz.
Olumsuz duygulardan arınıp yeni bir başlangıç yapmak için en ideal motto şu olsa gerek;
“Bugün hayatımın geri kalan kısmının ilk günü”
Ertan Yavuz
icaforiz_