.bedeni toprağa çok yakın, çimin kokusunu duyuyor, dona kalmış bir pişmanlığı eritiyor, başına taş düşmesini bekliyor, ağaçların arasında… dönüşüyor, kafasını sallıyor sık sık, belli beyni kaynıyor. hey be canına yandığım kayıbın biri yatıyor bu parkta, herkese olduğu kadar uzakta. elleri serin çime kelepçeli, belki çok eski bir korsan torunu, küsmüş ve büyümemiş bir çocuk, giz bir bekçi. sadece serseri, belki de kovulan bir işçi ya da öylece uzanıp dinlenen biri. zamanımız çakışıyor parkta
öteki o öteki
tartışmasız akıllı, yeşilken hala bir yerler tadını çıkarıyor.
bir ressam gibi yatışını çiziyor etrafa, her yer sesli herkes sessiz, o yatıyor, bir tahtanın kırılışı, kılıçların tokuşması, suskun kalemler, yasaklı bölgeler, özgür doğa, özgür o da,
herkes gelebilir parka, herkes geçebilir, dört yanından yaşıyorlar, etraf son bahar, gözlerinin altında ayak izleri var, gümüş bilye gözleri, buğulu saçı sakalı…
bir yabancı o bir yabancı
yattı ve saymaya başladı
ölümden önce soluklarını
bedeni toprağa çok yakın, çimin kokusunu duyuyor, dona kalmış bir pişmanlığı eritiyor, başına taş düşmesini bekliyor ağaçların arasında…