Tam da açmaya yeltenirken, ansızın tereddüte düşüyorum. Sanki yaparsam, o zamana kadar arkamda ne varsa, beni bırakıp gidecek! Açmasam hep benimle kalacaklar mı?
En güzel zamanlarımı geçirdiğim, uğruna nice gözyaşı döktüğüm, eyy benim güzel dostum!
İlk kez sözcüklerim senden bahsediyor, bir veda olarak.
Seni güzel hatırlamak istiyorum. Hep yanımda kalacağına öylesine inandırmışım ki kendimi, gidişine hayli üzüldüm. İlk vedam değilsin, lakin her daim yanımda kalacağına söz veren ilk değerimsin. Gözlerim yaşlı sana sarılırken bu ihtimale inanmak, inan, dünyanın en huzur verici anıydı! Şimdiyse, inancım yıkık dökük; verilen hiçbir söze aldanmayacağım. Gayret ediyorum, kimseye altından kalkamayacağım sözler vermeyeceğim.
Kötülüğümü düşünüyor, bilemiyorum. İşin içinden çıkmaya çalışıyorum; vedalarına baktığımda türlü türlü ihanetler görüyor ve içinde olmadığıma iyice emin oluyorum. Öğrenmek ve düzeltmek üzere yola çıkıyor, bir türlü cevap alamıyorum. Sanki hızlı hızlı siliyorlar seni defterimden; ansızın görünmez oluyorsun.
Vazgeçmeye karar veriyorum, kalbim paramparça. Ruhumu Beşiktaş sahilinde bir gece yarısı sarhoş buluyorum, sana sarılıp ağlıyor. Sahi, hep yanımda olacak mısın?
Sessizce çekip gidiyorum.
Uzaktan seni izlerken fark ediyorum ki artık benim o hep gördüğüm değilsin, eyyy benim güzel dostum! Seni, sana rağmen ömrümün sonuna kadar kalbimin bir köşesinde güzel taşımak istiyorum; bu yüzdendir eski gözlerimden sana bakmayı bir an olsun ihmal etmeyecek oluşum.
Hayatta her şeyin her an yok olabilir olduğunun bilincinde korkularımı gömüyor ve penceremi hızlıca yepyeni bir dünyaya aralıyorum.