Bu şiirin fon müziği de kurtaramayacak bizi bu gidişle. Bütün boyutlarıyla, o müthiş endamıyla ortasındayız kutlu bir zaferin veya yenilginin. Attığımız adımın cızırtısı rahatsız etmiyordur umarım seni ve diğerlerini. Bu cızırtılar seni veya üçüncü dünya ülkesi bir ferdi katletmeyecek kadar masumdur. Mecnun kadar da zararsızdır.
Herkesin bir kahve fincan kadar hakkı vardır. Ama o kahvenin acı olma durumu kadar suyun durumu da göz ardı ediliyor. Duyduğunuz seslerin edebi lezzeti, siyasi hakikati veya bir şairin gamsızlığa düşmanlığı; küflenmiş perdelere takılıyor olabilir. Bu çerçevede gününü gün etmeyenler parmak kaldırsın diyecek olsam perdelerinin ses geçirme seçiciliğini göz ardı ederim, yani ayıp ederim.
Görmek veya görmemek, yaşamak veya yaşamamak belki yaşayamamak da…
Dünyanın neresindeyse en pahalı kumaşı buluyoruz, kulaklarından çekip getiriyoruz. Tek odalı küçük bir bakkaldan aldığımız şekerlemeleri, yine dünyanın hiç bir noktasında bulamayacağınız heyecanla o kumaşla sarmalıyoruz. O eylemin lezzeti, şimdi Leyla’nın demlediği çay eylemi gibi lezzetlidir ancak. Belki de ülkemizi ekonomik buhrandan kurtaracak bir hamleden ibarettir. O kumaşın o perdelerden temiz olduğuna şahitlik ederim ki gece yağmuru sonrası duyduğunuz kuş sesleri kadar bu da gerçek.
Müziğini dinlerken tereddüt etmeyenlerden tut da Orta Doğu insanlarının öldürülmesinde tereddüt etmeyenler çelişkisinden çıkacak bir yol bulamıyoruz. Böyle bir çıkmaz sokakta mahalle maçı yapmak gibidir bizimkisi. Bir coğrafya perdelerle kapatılırmış gerçeği…
Arasındaki mesafeyi hesaplamadan da atlayabiliriz önümüzdeki hendekleri. Sonu ne olur diye sorma bu gelgitlerin. Gelir gideriz. Gider geliriz. Fırından yeni çıkmış damakları yakan bir anadolu pidesinin lezzetinde nazar makamında bir mola da veririz.
Uzun bir yağmurdan sonra yıpranan toprak yollar üzerinde tekrar yürümek için yağmurun durmasını bekliyoruz. Yolun o eski yol olmama şahitliğinde bulanarak. Islanan yolları perdelerle kurutamayacağınızı biliyoruz. Yolun o eski halini alması için de aynı yörüngede ağır adımlı ezmeler gerek. Sizleri konuşması şartıyla da ulakların o yolda volta atmasına izin vermeniz gerek.
Başkalarının aşkıyla başlayan hayatımızla bir şairin dizesine inanmak zorunda kalmak…
Yine de bozmasınlar kafamızı, gerekirse bulutların üzerinden de geçiririz gemilerimizi.