Ben, benlerime arkamı dönmüş yürüyorum
Yine bana doğru
Kaybolmak için yine
Bulamadığım o anlar gibi
Hep kayıp, hep aranan, hep bulamayan
Olmak istiyorum ben
Solmak istiyorum ben
Solup yapış yapış olmak
Çürümek ve karışmak toprağa
Bunca yıldır
Tefecilerin, kravatlıların, yalancıların
Şehvetle, hırsla kirlettikleri
Toprağa sarılmak, kavuşmak istiyorum
Temizlemek istiyorum bütün
Güllerin,
Lalelerin,
Ihlamurların
Ana kucağını, sofrasını ve mezarını..
Karıncaların bastığı,
Serçelerin üzerinde uçtuğu
İstavritin yüzemediği yerler
Hep Kabe-i Şerif gibi kutsal olsun istiyorum
Başka baharlarda çiçekler açabilsin diye
Ben solmak istiyorum
Zaten alışamadım ben üstüne toprağın
Altına hasret çekenlere inat ben
Altına hasret çekiyorum toprağın
Sonsuzluğunda boğulmak toprağın
Gayem bu da değil, isteyene bedava
Ben bir sırrı bulmaya çalışıyorum
“Ne kadar çok kaybedersek hayatta
O kadar bizden olur bizden olan”
Ben eleyerek arıyorum aradığımı
Aldığım nefes dahi o yüzden hep kaybetmek benim
Bir madenci gibi
Hep daha da esfel-i safilini bulmak için bütün çabam
Bir fitne gibiyim
Hep kaybeden ve kaybettirenim ben
Yalanın ta kendisiyim
Çünkü düşmanım ben doğrulara
Kim koydu bu doğruların adını
Babası kim bu doğruların
Onun da düşmanıyım
Yok arkadaş,
Arkadaşım da yok
Lafın gelişi bu söz
Zaten yok hiç bir söz kulaklarım onu sevsin
Hiç bir ses,
Hiç bir suret yok gözüm ondan hoşlansın
Yok
Şekilsiz şemalsiz
Sessiz sedasız
Sazsız sözsüz
Yokluk içinde varlığa
Var olunmayan bir var olmaya
Özlem duyuyorum
Fitnesiyim o yüzden ben bu dünyanın
Hapşırabilen iki ayaklıların kendini kandırdığı yalanım
Doğrulara adını koyup onlara ninniler söyleyenler
Benim kadim düşmanımın da düşman olduğu hizmetkarları
Gözüme gelen bu sesler, sözler,
Kulağımın duyduğu bu suretler
Neyi taklit etmeye yelteniyorlar edepsizce
Kimi perdeleyip unutturmaya çalışıyorlar
Kimi kandırıyorlar
Kimi kimden saklıyorlar
Kim kimi kime kimle kimden çalmaya çalışıyor
Beni kandıramazlar,
Çünkü ben tutkunu çok olan bir yalanım
Ben toprağın altına dikmişim dikmiş olduğumu
Onlar topraktaki altına
Bildiğim tek kapı var yine girdiğin yere açılan
Aradığım hakkında bilmediğim tek bir şey
O güzelim toprağın
Yağmurun aşktan sırılsıklam ettiği
Kardelenler açtıran, yılanları misafir eden
O toprağın altında yatıp toprağın üstüne
Solmak zorunda olan çiçekler fışkınlamak bedenimle
Ve ruhumla ihanet etmek bedenime
Ben
Kaybettiğimden
Emin olmadığım bir şeyi
Bir hiçin
İçine sığdırılmış bütün alemin
Sanatkarını
Arıyorum
O
Beni
Solmam için
Çürük renge
Boyayan
Belki benim bilmediğim
Bir şey daha var bilmiyorum
Pupa
Ne demişler
Sanat
Sanat
İçindir
Hoş gerisi dolu
Nahoş boş laf