Bölüm 5: Cahit’in Kısmeti!
Belgin evden gideli üç sene olmuştu.
Annesi ve babası günlük uğraşlarına devam etse de akşamları bir hüzün çöküyordu. Kızlarının muhabbetine dalıp gittikleri günleri özlüyorlardı. Ama şimdi…
En küçükleri Cahit, evin neşesi olmuştu. Okulu bitirdikten sonra işe başladı. Bir porselen firmasında muhasebecilik yapıyordu.
Geç saatlerde evin telefonu çaldı. Nediman ahizeyi kaldırdı. Arayan Mersin’ deki teyze kızıydı. Bursa’ ya kaplıcaya geldiklerini dönüşte de uğramak istediklerini söyledi. Nediman, ağırlamaktan memnuniyet duyacaklarını söyledi. Telefonu kapattıktan sonra kocasına haberi verdi.
Ertesi gün bekledikleri misafirleri çıkageldi. Anne, baba ve yirmili yaşlarında genç bir kız! Kapıda hasret giderdikten sonra içeri buyur ettiler. Sofra çoktan hazırdı. Ellerini, yüzlerini yıkayıp masaya geçtiler.
Çay faslına geçtikleri sırada kapı çaldı.
“Ben bakarım Nediman teyze!”
Genç kız kapıya koştu. Kapıyı açtığında genç bir adam karşısında dikiliyordu.
“Buyurun?”
Cahit, yabancı birini görünce şaşırdı.
“Merhabalar?”
“Kimsiniz?”
“Bu evin oğluyum!”
“Öyle mi? Kusura bakmayın!”
Cahit, ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Salondakiler; kızın ‘kimsiniz?’ sorusuna, Cahit’ in ‘evin oğluyum’ cevabına gülüştüler. Cahit, misafirlerin elini öptükten sonra mutfağa geçti. Bir şeyler atıştırdıktan sonra salona döndü.
Rüştü, kızının evlilik çağına geldiğini biliyordu. Fakat bunu bir türlü kabullenemiyordu. Kızı için hayırlı bir kısmet bakmaya başlamıştı. Cahit’ e de damat gözüyle baktı. Boylu poslu delikanlı. İşi de var. Hem akrabasının oğlu. Yabancı değil yani!
Yola çıkmak için izin isteseler de Nediman yatakları hazırladığını, giderlerse darılacaklarını söyledi. Onlar da yatıya kalmaya mecbur oldu. Gece yarısı Rüştü karısını uyandırdı.
Beyhan:
“Ne var?”
“Cahit diyorum!”
“Ee?”
“İyi çocuk!”
“Ne geveliyorsun?”
“Kızı tanıdığımız birine verirsek gözümüz arkada kalmaz!”
Beyhan da işin olurunu düşündü. O da Cahit’ i sevmişti.
Sabah kahvaltısından sonra kadınlar aralarında konuştu. Nediman, oğlunun küçük olduğunu düşünse de kızı o da sevmişti. Misafirler hâyırlı bir iş için bir gece daha kaldı. Büyükler kararını vermiş, iki gence söz kesmişti.
Ertesi sabah Rüştü ve ailesi araçlarına bindi. Nediman, misafirlerinin arkasından bir leğen su döktü.
Belgin, evliliğinin ilk yılını doldurmadan hamile olduğunu öğrendi. Hasan, sevincinden mahalleyi birbirine kattı. Komşular ‘hâyırlı olsun’a gelmeye başladı.
Dokuz ayın sonunda Numan’ı kucağına aldı. Annesi, babası ve Nazire de kızlarının sevincine ortak oldu.
Cahit’ in düğün tarihi kararlaştırıldı. Kız tarafının evine Mersin’ e gidilecekti. Belgin, Hasan ve Nazire Aydın’dan yola çıktılar.
Mersin Otogarı’nda Rüştü ve ailesi dünürlerini karşıladı. Öpüşüp, koklaştıktan sonra iki arabaya doluşup eve doğru yol aldılar.
Rüştü Mersin’ de müteahhitlik yapıyordu. Hac vazifesini yerine getirdiği için ‘Hacı Rüştü’ olarak tanınıyordu.
Hasan’ ın marangoz olduğunu öğrendi. Ev oturmasında yakından tanıma fırsatı buldu. İşinin ehli biri olduğunu öğrenince iş teklifinde bulundu. Yeni yapacağı sitede kapı, pencere ve dolap işlerinin olduğunu söyledi.
Hasan, büyük bir iş olduğunu görerek teklifi kabul etti. Yalnız, Didim’ deki evi Mersin’ e taşımak gerekiyordu. Belgin ile konuştu. Cahit ile aynı şehirde olacağı için sevinmişti. Hasan’ ın kararına itiraz etmedi.
Düğünden sonra Hasan Aydın’ a döndü. Eşyaları yükleyip evi kapattı. Kamyon Mersin’ e doğru yola çıktı.
—Sonraki Bölüm—
‘Sığıntı!’
Yasin Numan Yılmaz