Kafes usulünün gelmesi ile taht adayı şehzadeler Topkapı Sarayı’nın Şimşirlik kısmında hayatını yaşıyorlardı. Yaklaşık 20 yıl ve fazlası burada kalıp tahta geçen padişahlar mevcut; I.İbrahim , I.Mustafa… Bu sistemin getirisi olduğu kadar alıp götürdüğü en önemli unsur, otoritenin yok oluşu! Padişahların ölüm korkusu ile dört duvar arasında cellat beklemesi , halet -i ruhiyelerini bozmuştu. Misal, Sultan İbrahim, sinir krizleri geçiriyordu ulu orta etrafına saldırıyor hatta sinirden öyle hızlı konuşurmuş ki kimse anlamazmış. Deli Mustafa (I.Mustafa) ‘ nın ise balıklara altın saçtığını biliyoruz. Divan toplantılarında paşaların mücevvezesini alır yere atarmış ve daha fazla normalden uzak tavırlar…İşte bu boşlukta Valide Sultanlar devreye giriyor. Evvela Safiye Sultan, Venedikli olduğu tahmin ediliyor, III.Murad’ın zevcesi, III.Mehmed’in annesi , I.Ahmed’in büyükannesi. Adeta ulu bir çınar. Elbette bu köklerin bir sirayeti olacaktı. Safiye Valide , Tarih derslerinde üzerinde durulmayan çok ciddi atılımlarda bulundu. İngiltere’nin ,İspanya donanmalarının saldırılarına karşı Osmanlı ile ortak bir deniz harbi planlıyordu. Bunu da idarede sözü geçen hemcinsi ile yapmak en akla yatan atılımdır. Kraliçe Elizabeth Tudor, tamamen altından yapılı bir at arabası, taç ve daha nice kıymetli hazineleri Safiye Sultan’a yolladığı belgelerle onaylıdır. Osmanlı da karşılık vererek İspanyol saldırılarını bertaraf etti. Bununla beraber III.Mehmed’in Eğri Seferi sırasında adeta naib gibi hareket etmesi ulemayı rahatsız ediyordu. Başta da Şeyhulislam Sunullah’ı. Sunullah Efendi ,tam bir Kadınlar Saltanatı düşmanıydı. Safiye’nin devlet işinde çok müdaheleleri olunca asker kılıç kaldırdı. Sipahi ayaklanmasıyla ilk sürgününü yaşayan Safiye, torunu Sultan Ahmed devrinde de saraydan tamamen ayrılıp Eski Saraya yerleşti. Tabii bu durum sessizce bir çekiliş olmayacaktı. Safiye, haremdeki cariyelerini örgütleyip camı çerçeveyi indirmelerini emrederek adeta padişahı protesto etti. Hatta, sürgün yolundaki hıçkırıkları dışarıdan duyuluyormuş. Ne hazin son…
Sultan Ahmed devrinde ortaya çıkan bir dişi aslan var, Mahpeyker Kösem! Tinos Adası’ndan geldiği tahmin ediliyor. Kişilik özellikleri ile “Kösem” dendiği bilinir. Kösem, yol gösteren ,rehber demektir. Eşinin ölmesi ile sürgüne yollandı ve idare Deli Mustafa’nın annesi Halime Sultan’a geçti. Genç Osman vakasının baş rollerinden oluyor kendisi. Padişahın aklı yerinde olmadığından tahta II.Osman, daha sonra tekrar Deli Mustafa , nihayetinde de IV.Murad geçiyor. On dört yaşında sultan olan Murad Han’a vekillik edecek birisi lazımdı. Ekseri validelere güvenilirdi, Veziriazam , bunu çıkarı için kullanabilir ve devlet , felakete önceden gark olurdu.
Naibe sıfatı ile on yıl devleti ,alenen yöneten Kösem, her gelen tezkirelere bakar cevap verir , divan toplantısına perde arkasından katılırdı. 1632 isyanı ile IV.Murad idareyi sert bir biçimde ele aldı, isyan etmeyip, asayişi sağlayacağına askere yemin verdirdi. Burada Kösem, adeta diskalifiye edildi . Artık tahtta , civan mı civan bir padişah oturuyordu. Tabii Kösem, yine devam ediyordu işlerine. Şeyhulislam Ahizade’nin , Murad Han’ın baskıcı idaresinden bıkması ile müridlerini toplayıp taht değişikliği konuşulur oldu. Kösem’in haber almasıyla avda olan oğluna” Arslanım tiz gelesün. Hal durumu konuşulur olmuş .Arkandan işler döner “diye mektup yolladığı elimizdedir. Kardeşlerini öldüren Murad Han , annesine kızıp bunu yaptığı muhakkak zira Kösem yönetecek bir kukla arıyor. Şehzade Kasım’ın katli ile sırası gelen İbrahim’e, Kösem”onun aklı zayıf öyle emelleri yoktur”diyerek mani olup adeta Osmanlının yıkılışını önledi ,bu çok ciddi bir durum .Osmanlı daha XVII. yy da soy değişimi ile sona erebilirdi. Devletin kurtarıcısı olan Valide! Sultan İbrahim zamanında tekrar eski günlerine döndü idarede bulunuyordu artık. Burada yavru bir aslan var: Turhan Sultan. Kösem ‘in hususi yetiştirdiği gelini. Sultan İbrahim’in ilk senelerinde istikrarsızlığı mevcuttu. Nice cariyeler sunuldu en nihayetinde Turhan ile bir erkek evladı oldu. Daha sonra peş peşe çocukları oldu. Sultan İbrahim de normal değildi bir yerde. Samur sevdalısıydı .Vezirlerin vergilerini samur kürk ile ödenmesini istiyordu. Kendi dairesini samur ile döşetti . Öyle ya samur kürk ölümden korurmuş insanı. Kafes hayatının zararı işte. Bunlar ile ulema ve asker isyan edip Babüssade’ye dayandı , Kösem müthiş bir endam ile karşılarına çıkıp yatıştırdı ve yeni şehzade tahta aday gösterildi. Sultan İbrahim tahttan indi yerine oğlu IV.Mehmed çıktı. daha öncesinde ulema toplanıp duruma karar verip Kösem Valide’ ye arz etmişti. Eli mahkum kabul etmişti o da . Devlet fena haldeydi; yolsuzluklar, yeniçeri zorbalıkları, askeri başarısızlıklar… Bu durum ile İbrahim hal edildi ve odaya haps edildi .Odanın kilidine Kösem kendi eliyle kurşun eritip döktü. Yeni sultan daha yedi yaşındaydı. Naibesi annesi olmazdı zira tecrübesiz bir kadındı Turhan. Ulema kararı ile “Valide-i Kebir” sıfatı alarak yeniden naibe oldu Kösem Sultan. Kösem’in müthiş gücü artık valide sultanı rahatsız ediyordu. Bu durumda Kösem, Valide -i kebir ; Turhan, Valide -i sagir idi. Başlayan çekişme müthiş bir saray darbesi ile son buldu ve Valide – i Kebir Kösem Sultan, perde ipiyle boğularak şehit edildi. Artık meydan, Turhan validenin olmuştu.
Bir diğer başlıkta saray darbesi ele alınacaktır, iyi okumalar !