Düşleriyle, hayal gücüyle su olur, nehir olur insan… Sevdiği bir ağaçta dal olur ya da bir kuş olup dal uçlarına konar. Belki de sürgün yerlere göçer bilmeksizin. Bir martının kanadında herhangi bir sefere çıkar. Elleri ceplerinde sokakları gezerken şöyle bir seyredalar, sevgiliyi düşünür. Kimse dokunsun istemez insan, sıcak bir seyrediliştir bu, O’nlu günler; heyecanlı, zevkli, yaşaması muazzam…
Yürürken onunla beraber müthiş bir uyumla alçalıp yükselen, yükseldikçe esen, estikçe dokunan tatlı bir rüzgar sırtında doludizgin yol alırken gözleri yaşarabilir aniden insanın… Çünkü o dokunan rüzgar değil de hissettiren sevgiliymiş gibi gelebilir. Sevgilinin yanında olmasını isteyebilir, ona dokunanın rüzgar değil de o olmasını isteyebilir. Onunla hiç bilmediği bir şehirde, hiç bilmediği sokaklarda sevgisini delicesine haykırmak geçebilir içinden. Hiç bilmediği bir yaz akşamı titreyen ellerini onunkilerine dayayarak nihayet diyebilir; ‘Seni Seviyorum.’